Yaşanılanları kaleme almak adetim olmuş sanki. Hüzünler, acılar, sevinçler... Sanırım an'ı mühürlemek benimkisi. Bu iyi midir, kötü müdür bilmem. Belki yalnızlığı çoğaltmak.., Ve yazarken, kulaklarımda kulaklıklar. Bangır bangır dinlerim; en yüksek volümde. Halâ nasıl sağır olmadım, onu da bilmem. Bu bir inziva tabii... Hayatla ilişkiyi kesmek. Sadece sen ve yazdıkların. Ne bir başka ses, ne telefon; aranıza giren hiçbir şey yok. Hani deprem olsa, ancak düşen tuğlaları gördüğümde anlayacağım. Bu arada evde olduğu sürece Nisan'da odasında. Nerdeyse yemeklerini bile orada yiyor. Sürekli bilgisayarlı dersler. Şu sınavlar bitse de kavuşsak birbirimize. Dün gece... Saat 21.00'e geliyor. Nisan okul mezuniyet fotoğrafları çekimi için, arkadaşlarıyla meşhur Zümrüt Foto'da. Nasıl hazırlandı bilseniz. Genç kızlık heyecanı. Tam belli değil ama, o sıralar gelmesi gerekiyor. Bense kulaklıkla bilgisayar başındayım. Elbette yemekleri hazırlamışım bu arada. Bir ara baktım, köpük tam ay...