KADINLAR GÜNÜ’NE FARKLI BİR AÇIDAN, FARKLI BİR BAKIŞ
Dostlar,
Elbette ki kadınlar üzerindeki sömürü esas itibariyle sınıfsaldır. Ancak aynı zamanda cinsiyetçidir de. Bu nedenle kadın katmerli bir sömürüye maruz kalıyor. Sınıfsallık ve cinsiyetçilik birbirinden bağımsız olmamakla birlikte, sınıfsal yönüne vurgu yapan pek çok yazı çokça sizlerle paylaşılmıştı. Aşağıdaki yazı ise bu sömürünün cinsiyetçi yönüne vurgu yapmak için kaleme alınmıştır.
Sevgiyle…
KADINLAR GÜNÜ’NE FARKLI BİR AÇIDAN,
FARKLI BİR BAKIŞ
Eyy adam!
Eyy beyni kasıklarının arasındaki o küçücük başın içine konuşlanmış, kafatasının içi ise bomboş adam.
Bilmezmisin ki ‘el elden üstündür.’
Ama pekâla bilirsin ki, seni kadından ayıran, o beyninin de içinde yer aldığı ‘kutsal’ organın, aslında hemcinslerine göre çok küçük, çapsız, gösterişsiz ve kifayetsizdir.
Değilmi ki, ergenliğinden beri, büyük bir endişeyle ve büyük beklentilerle bunu cetvellersin.
Ama nafile…
Değilmi ki sen, partnerin seninkinden daha büyük olanlarla tanışmasın diye, onları 24 saat gözetim altında tutar, peşlerinden ayrılmaz, onları olabildiğince örter-kapatır, telefonla bile herhangi bir karşı cinsle görüşmesini yasaklar ve dahi yanında sen olmadan evden bakkala gitmesine bile izin vermezsin.
Bilirsın ki sen, onun hayatının ‘gerektiğinde’ döven, söven ve öldüren cehennemi, işkencecisi, celladı ve azrailisin..
Ve bütün bu insanlık dışılığı, her daim kendine hak sanırsın.
Bunun için de sen, dinsel ilkelerini, ahlâksal ve hukuksal kurallarını ve gerekçelerini daima yaratırsın.
Değilmi ki kız arkadaşının, sevgilinin, yavuklunun, cariyenin, metresinin, nişanlının, eşinin, olur da ‘gözü kayar, erkekliğine halel gelir’ diye hop oturup hop kalkarsın.
Değilmi ki senin bu kaygıların, aslında toplumun hemen tüm erkeklerinde olduğu içindir ki ve maalesef fiziken kadınına göre çok daha fazla güçlü olduğun içindir ki ve aslında toplumu yönetenlerin de çoğunlukla senden pek farklı olmadıkları içindir ki ve bütün yasaları bu endişe ve kaygı ile yapageldikleriı içindir ki, tarih boyunca egemenliğini sürdürdün, sürdürüyorsun.
Ve inan, sen bunu idrak edemezsin ama, aslında hiçbir kadın senin oranla buranla ilgilenmez.
Çünkü baskı altında yamalanmadıysa eğer sana, beynin kafatasının içinde mi, değil mi ona bakar.
Çünkü daha irilerinin, her yanda ve yörede ve mutlaka bulunduğunu bilir.
Baskıyla sana yamalanmadıysa eğer , genellikle senin ‘kutsalını’ görmeden seninle birliktelik kurar.
O halde mentaliteni değiştirmenin nasıl bir mahsuru olabilir?
O halde beynini alıp esas yerine monte etmenin sana aslında hiçbir şey kaybettirmeyeceğini, tersine kazandırabileceğini ne zaman anlayabileceksin?
Kadınları etkilemenin ve yanında tutabilmenin seksüel becerinle değil ve fakat ancak beyninin ve kalbinin gücüyle başarabileceğini ne zaman kavrayabileceksin?
Kadınları fizik gücüne dayanarak, yani zorlayarak değil, beyin gücünle, yani gönlünle kendine bağlayabileceğini hangi yüzyılda anlayabileceksin?
Olabilecek mi?
Gerçi sen anlamasan da, kadın bir gün mutlaka seni yakasından silkip atacak.
Senin tasallutundan, senin şiddetinden, senin mentalitenden mutlaka arınacak.
Kadın seni bile doğurabildiğine göre, bunu da bir gün mutlaka başaracak.
Örtülerini, baskılarını, yasaklarını, kelepçe ve prangalarını o boş kafana fırlatacak..
Organının acizliğini, küçüklüğünü, çapsızlığını ve kifayetsizliğini örtmek için uyguladığın işkence ve şiddeti mutlaka püskürtecek.
İşte o zaman cetvellerin de hiçbir işine yaramayacağını çok iyi anlayacaksın.
Tam burada, Nobel ödüllü, Latin yazar Gabriel Garcia Marquez’in kısa bir öyküsünden bir pasaj aktararak yazımızı bitirelim.
“Adam teşhircidir.
Organı hayatıdır. Ve onu kadınlara göstermekten büyük bir haz duymaktadır.
Yine bir gün bir plajdaki kadın soyunma odalarından birisine usulca yaklaşır.
Ve ani bir hareketle soyunma odalarından birisinin kapısını çekip açar.
Mayosunu indirir ve kabindeki çıplak kadına penisini gösterir.
Kadının tepkisi ise aynen şöyle olur:
“Kusura bakmayın ama çok daha iyilerini, irilerini gördüm.”
Teşhirci aniden yıkılır; küçülür ve başı önde döner gider.
Sonrasında intihar eder.”
İşte adamlıktan anladığın budur senin, başka bir şey değil.
Ve el elden üstün olduğu gibi, elinki de seninkinden üstündür.
Hele eşeğinki hepinizinkinden büyük.
Bre ahmak!
Yorumlar
Yorum Gönder