NE HİSSEDERSİN NASIL ANLAŞILIR DİYE KORKARSIN

Öğleye doğru telefonum çaldı.
Açtım.
Ağlamaklı sesle bir kadın; 'Beyefendi 'şu' şirket sizin mi? Tabeladan arıyorum da.'
'Evet' dedim 'buyrun.'
'Ofisinizde bir minik kedi kalmış. Ağlıyor ve camları tırmıklıyor. Yakın mısınız acaba?'
'Uzak olsam n'olur. Hemen geliyorum. Aynı binanın üçüncü katındayım.'
Hızla aşağıya indim.
Gerçekten de kedi çıldırmış gibi.
Saksılardaki bütün toprakları saçmış yerlere.
İşin kötüsü de şu ki, yaklaşık 2 gündür ofise uğramıyorum.
İşlerimi ve yazmalarımı evden yürütüyorum.
Aslında her zaman ofisi kilitlemeden mutlaka köşe-bucak bakarım.
Çünkü sıcak mekân bulunca, kediler bir şekilde giriyorlar içeri.
Genelde çiçeksiz, fakat topraklı saksılar çok hoşlarına gidiyor.
Seriliyorlar içlerine.
Ben de her zaman su ve süt gibi gıda maddeleri koyuyorum arka tarafa aslında.
Ama bu kez ne su, ne yiyecek maalesef.
Kapının önünde su verdim kediye hemen.
Nasıl içiyor.
Vicdanen çok rahatsızım.
Kadın farkedip uyarmasa ölecek kedicik orada.
Sanırım pazartesiye kadar da uğramazdım.
Kadın da, hayvan severlerden olacak ki yanında taşıdığı kedi mamalarını verdi.
Kedi bir saldırdı yiyeceğe görseniz.
Çok acıklı bir manzara tabii.
Ve fakat...
Kedi çabucak toparladı kendini.
Ama bütün bunlar hayli ağır gelmiş olacak ki kadına, başladı hüngür hüngür ağlamaya.
Nasıl ağlıyor.
Nasıl içten.
Ah hiç dayanamam.
Yavrum...
Sarılıp bağrıma basacağım, saçlarını okşayacağım...
Ama ilk defa görüyorum kadını, ne düşünür bilmem.
Durumdan yararlanan bir tacizci olarak bile görebilir.
Oysa kalbim öyle bir açılmıştı ki o kadına; kadın olduğunu bile görmeden.
Şefkâtle.
Ah niçin kalplerimizin içini de okuyacak bir makina geliştirmedi insanoğlu?
Görülmesini istemediği için olabilir mi yoksa?
Ne hissedersin,..
Nasıl anlaşılır diye korkarsın.
(Tarihi fi. Yani bilmiyorum. Epey oldu sanırım. Ayten'in yakın arkadaşlarından birisinin 5 yaşındaki oğlu öldü. Hemen hastaneye koşturduk. Odasında ağlak gözlü birileri. Kadın yatakta ve perişan. Millet nasihat veriyor. 'Ağlama, üzme kendini, yeniden yaparsınız.' Ulan ağlamayacakta n'apacak bre vicdansızlar. O kalabalık içinde kadın yapayalnız ve belki söylenenleri duymuyor bile. Kocası ise kederden içiyor bir meyhanede -sonra ben gidip getirdim onu karısının yanına- Yatağının kenarına otırdum kadıncağızın. Herkesin şaşkın bakışları altında saçlarını okşuyorum. Yanaklarını avuçlarımın içine alıyorum, küçük küçük sarılıyorum. Yanağına, ellerine öpücük konduruyorum. Yani içimden geldiği gibi davranıyorum. Kimseyi umursamıyorum. İçimden ne geliyorsa o. Yaklaşık bir saat boyunca devam etti bu durum. Odadakilerin bu durumu yadırgadıkları kesindi. Ancak bir tek Ayten. Sonra sarıldı öptü beni. Arkadaşına gösterdiğim içtenlik, dostluk ve paylaşım için.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KANDIRA'LI BİR ÇİNGEN - MUSTAFA KANDIRALI - YAZI

MİLİTARİZM, ASKERİ DARBELER, DEVRİMLER - YAZI - SİYASİ

MOMMY MOMMY - YAZI

DAHA 13 KERE İNTİHAR EDEBİLİRSİN - YAZI

> BABAYIM BEN - ŞİİR

BİR YALAN TAKTİK - İYİ POLİS - YAZI - POLİTİK

HAY BEN BÖYLE TOPLUMUN - KISA YAZI