BENİM KIZLARIM BENİM
Öğleye doğruydu.
Nisan biraz geç kalktı.
Karne almaya gitmeyecekti ki, notları zaten belli.
Mükemmel.
Hıç 'çalış' dediğimi hatırlamam ona.
Neyse...
Arkadaşlarıyla buluşacaklardı bugün.
Çok seyrek görüşebiliyorlar maalesef.
Yavrum...
Okul, kurs ve odası.
TV bile izlemiyor.
Beşiktaş'ta buluşacaklar.
Öyle heyecanlı.
Bir cafede oturacaklar.
Gecikecek.
'Ben götüreyim seni' dedim, 'ki gecikme arkadaşlarına.'
'Ben giderim' dedi.
'Hayır ben götüreceğim' dedim.
Çıktık yola.
Çok az bir yolumuz kala lastiği patladı arabanın.
Duramadığım için jant üstünde ilerledim park edebileceğim bir yere yanaşana kadar.
Ve lastik parçalandı.
Sağdan-soldan lastikçi ustası ararım, yok.
Mecburen ben değiştireceğim lastiği.
Ve her yer çamur deryası.
'Sen git kızım ben hallederim. yürüyerek beş dakikalık mesafedesin.' diyorum.
Gitmiyor, oturuyor arabanın içinde.
'Git' diyorum, gitmiyor.
'Seni böyle yalnız bırakmam burda, bu durumda' diyor.
Sonunda ikna ettim gönderdim.
Üç kızım var.
Üç ay parçam.
Üçü de beni hayretlere düşürecek kadar yüksek karakterli.
Bir yandan üzüldüm arkadaşlarına geciktiği için ama, lâf aramızda bir yandan da en mutlu babasıyım kainatın.
Ah benim kızlarım.
Papatyalarım.
Yorumlar
Yorum Gönder