KUDRET KÖKSAL

Yakına bakıyorsan, uzağı göremezsin. Tersi de doğrudur. Hem uzağı, hem yakını aynı anda gòrmek istiyorsan -ve dahi arkanı ve yanlarını - bir çift göze daha ihtiyacın olacak ki, buna 'dayanışma' deniyor. Gözlerinize göz ekleyin.

 

Para kazanmamız gerek. İş başındayız. Filiz, Tanris, ben.

kent karlar altında resmin karlar altında kalbim karlar altında benim olan her şey düşüncelerim hayallerim sevdalarım yazmalarım hayaletim hayatım karlar altında

Savaşa karşı çıkmak, silaha karşı çıkmaktır. Başta S400'ler olmak üzere bütün silahlar hurdacıya.

  korkuyorum sensizlikten gitme hayallerimi terketme 01.08.2019'da kaleme aldığım bu yazının, dün yazdıklarımı tamamlayacağını düşündüm. Alttaki sunum bölümü ise 2020'de eklemlenmiş. Bakanlar Kurulu'na açtığım davayı kazandım. Ayten'im öldükten sonra onun üstüne olan zimmetim de kalktı. Ben bir materyalistim. Ölümden sonraki yaşama inanmam. Ölum yok oluştur ebediyen. Dolayısıyla ölen birilerinin ya da ruhlarının göğün 7 kat yukarısından bizi izlediğini de düşünmem. Yeni, başka hayatlara can suyu olmaktır ölüm. İçimizde yaşattığımız ise hatıralardır yalnızca. Alyansın bize hatırlattıkları da öyle. Yaşadıklarımıza, gidene olan saygıdır sadece. Acı mı? Elbet ama, zaman onun da panzehiri değil mi? Gun gelir acılar da, gülümseten hatıralara dönüşürler. O nedenle ölümün ve ölenin ardından sürgit ağıtlar yakmak, matem tutmak normal bir durum değildir. Hatta bu durumun patolojik bir olay olduğu bile söylenebilir. Çünkü bizi gidene bağlayan, sadece yaşanmış güzelliklerdir artık....

Hadi bakalım. Zelenski'den geri adım: 'Nato'ya en az 15 yıl üye olamayız.' Şimdi sıra Putin'de. Sonlandırın şu lânet savaşı. İhtiraslarınız yüzünden milyonlarca insan sefil oldu. Bre canlı azrailleri insanlığın.

 

Düşmanın.. Sen kadınlar günü için yürümekteyken, seni şiddet kullanarak dağıtmak isteyenlerdir. Onlar... Erkek egemen bu sistemin sahipleri ve bekçileridir. Onlar... İstanbul Sözleşmesini feshedenlerdir.

Bugün 8 Mart... Bugün 'Dünya Emekçi Kadınlar' Günü... 159 yıl önce bugün, ABD'nin New York kentinde, 129 kadın dokuma işçisi, daha iyi çalışma koşulları istemiyle grevdeyken, fabrikalarının içine hapsedilip yakılmak suretiyle katledildiler. Bugün 8 Mart... Anma günü... Kadınların birlik, dayanışma ve mücadele günü... Eşe, anaya, kız kardeşe, yavukluya... Hediye ya da çiçek verme günü değil. 8 Mart, bir kutlama günü hiç değil. Papatyaların vb. organizasyonların bu günün anlam ve önemini saptıran, anlamsızlaştıran ve önemsizleştiren sunum ve etkinliklerine karşı çık! Bil ve asla unutma ki kadın, üreten, doğuran ve yaratandır. Besleyen, büyüten, eğiten ve öğretendir. Hayata hazırlayan, hayata tutundurandır. Dışarıda çalışanıyla, evinde çalışanıyla, çalışmayanıyla... Ama topyekün kadın, insanoğlu varolduğundan bu yana, emeğiyle hayatı üreten, emeğiyle hayatı yüceltendir. Kadın, hayatın emekçisidir. Ve 8 Mart... Bütün kadınların, cinsel, kültürel, ahlaki , töresel, dinsel, ırks...

'Çiçek olduğunu' söylerler. 'Baş tacı olduğunu' söylerler. 'Cennetin ayaklarınin altında olduğunu' söylerler. Yalan. Erkek palavralarına inanma. Seni çiçek yapar; koparır, soldururlar. Baş tacı yapar, ayaklarının altında ezerler. Cenneti ayaklarının altına serer, cehennemden beter ederler. Artık kanma Ah be kadın... Kanma. Seçilme erkeklere. Sen seç erkeğini.

  Hayatın her alanında. Ablanızsa, kardeşinizse, kızınızsa, eşinizse, büyükse-küçükse, yavuklunuzsa, sevgilinizse, seviştiğinizse, sevdiğinizse, hiç tanımiyor olsanız bile... ÖNCE KADIN Anladın mı kifayetsiz erkek kardeşim Kadın 'istemiyorum' derse zorlamayacaksın. 'Git' diyorsa gideceksin. 'Dur' diyorsa duracaksın. ÖNCE KADIN ÖNCE KADIN

Dostlar, Elbette ki kadınlar üzerindeki sömürü esas itibariyle sınıfsaldır. Ancak aynı zamanda cinsiyetçidir de. Bu nedenle kadın katmerli bir sömürüye maruz kalıyor. Sınıfsallık ve cinsiyetçilik birbirinden bağımsız olmamakla birlikte, sınıfsal yönüne vurgu yapan pek çok yazı çokça sizlerle paylaşılmıştı. Aşağıdaki yazı ise bu sömürünün cinsiyetçi yönüne vurgu yapmak için kaleme alınmıştır. Sevgiyle… KADINLAR GÜNÜ’NE FARKLI BİR AÇIDAN, FARKLI BİR BAKIŞ Eyy adam! Eyy beyni kasıklarının arasındaki o küçücük başın içine konuşlanmış, kafatasının içi ise bomboş adam. Bilmezmisin ki ‘el elden üstündür.’ Ama pekâla bilirsin ki, seni kadından ayıran, o beyninin de içinde yer aldığı ‘kutsal’ organın, aslında hemcinslerine göre çok küçük, çapsız, gösterişsiz ve kifayetsizdir. Değilmi ki, ergenliğinden beri, büyük bir endişeyle ve büyük beklentilerle bunu cetvellersin. Ama nafile… Değilmi ki sen, partnerin seninkinden daha büyük olanlarla tanışmasın diye, onları 24 saat gözetim altında tutar, pe...

  İnsanlık tarihi, özellikle anaerkil toplumlardan sonra, yani erkeğin insan toplulukları üzerindeki egemenliği ile birlikte, savaşlar ve katliamlar tarihidir. Bunun nedeni de tahakküm altına alınanları sömürmektir. Ve maalesef bu tahakküm, dünyadaki insan sayısının yarısını oluşturan kadınları, sömürünün en ağırına maruz bırakmıştır, bırakmaktadır. Kadının kurtuluşu, ancak erkek zihniyetinin ve buna bağlı olarak ataerkil-patriarkal bu sistemin, dünya üzerinden kökünün kazınmasıyla mümkündür. Ki o zaman, savaşlar ve katliamlar tarihi de, giderek tarih olmaya başlayacaktır. Yaşasın hayatın her alanını ilmek ilmek dokuyan kadınlar!

İnsanlar ölene mi ağlar, ölüme mi? Gözyaşının sahtesine tahammülüm yoktur.

200 civarında devlet üleşmişler dünya topraklarını Sularını, denizlerini, okyanuslarını, dağlarını, tepelerini, ovalarını, ormanlarını, topraklarını... Din, dil, ırk, pazar ve benzer saiklerle. Ve zorla, ve güçle... Sokmazlar toprağın esas sahiplerini sınırlardan. Yasaklarlar insanoğluna kendi topraklarını. Gün gelecek... Çökecek o devletler. Kalkacak bütün sınırlar. Özgürce gezeceğiz gezegenimizin topraklarında. Biz göremesek de olacak.

yoksun ama var hükmündesin kalbimin günah cehenneminde kalsan yanarsın gitsen ölürüm katilim olma yalan gerçek olmuşsa gerçek kurşunu barettanın

200 civarında devlet üleşmişler dünya topraklarını Sularını, denizlerini, okyanuslarını, dağlarını, tepelerini, ovalarını, ormanlarını, topraklarını... Din, dil, ırk, pazar ve benzer saiklerle. Ve zorla, ve güçle... Sokmazlar toprağın esas sahiplerini sınırlardan. Yasaklarlar insanoğluna kendi topraklarını. Gün gelecek... Çökecek o devletler. Kalkacak bütün sınırlar. Özgürce gezeceğiz gezegenimizin topraklarında. Biz göremesek de olacak.

Emperyalistler-kapitalistler arasındaki çekişme ve savaşlarda, 'o haklı, bu haklı' olamaz. Çünkü hepsi haksızdır. Bu tarihsel olarak da böyledir. Haklı olan sadece halklardır.

Halklar sokağa inecek. Savaş puştlarını engellemenin tek yolu bu.