KUDRET KÖKSAL

Bilirsiniz sormak adettendir: 'Çocuklarla aran nasıl? Seni dinliyorlar mı? Sana iyi davranıyorlar mı?' Seni seviyorlar mı? Vb... Vb..' Bu tür soruların cevabı hayatım boyunca ve kendi içimde 'Evet' olmuş olmakla birlikte, .verdiğim yanıt şöyledir genelde muhataba. 'Gidin onlara sorun.Bu soruların cevabını onlar adina ben veremem.' Bu bir girizgahtı. Naz, Nisan, ben sohbet ediyoruz. Nisan çok sevdiği hocalarının çeşitli nedenlerle kurstan ayrıldıklarını anlatıyor ve yakınıyor. Cümlesi şöyle bitiyor matemetik hocasını anlatırken: 'Çok seviyordum. Babam gibi NAİF' ti.' Hadi bakalım çizsin bu mutluluğun resmini Abidin, çizebilecek mi?

Bu nasıl kandırmacadır dostlar? 20 fındık alacaksın fındık kabından, 10'unu geri koyacaksın. Sonra bak 10 tane kazandın diyeceksin. Oysa kazanması için önce eksik 10 taneyi daha yerine koyacaksın, sonra bir kaç tane de ekleyeceksin ki, gariban kazanmış olsun. Tabii bir de muhtemel dolar ve fiyat artışlarını gözeteceksin.

Yayınevleri kağıt alamaz, kitap basamaz duruma geldi. Kriz 'sadece ekonomiyi vurdu' diyenler yanılıyorlar. Kültürel-sanatsal-bilimsel 'gelişime' de ağır bir darbe vurdu.

Bu bir nazar. Dış mihrakların nazarı. Bütün sınır boylarına dizi dizi nazar boncukları dizile.

Tam bir şeyler karalamak için oturmuşum ki bilgisayarın başına, kulaklarımda Sadettin Kaynak. Ve asla vazgeçemeyeceğim eseri. Ercüment Er'in şiiriyle. Ve sonrasında söyleyen Behiye Aksoy. Söyleyin ne yazabilirim bu beste ve güftenin üzerine? Ne yazabilirim.? Bir rüzgardır gelir geçer sanmıştım Meğer başımda esen kasırgaymış sevgilim Gönül oyunudur bunun izi kalmaz demiştin Meğer içimde yanan bir volkanmış sevgilim Birgün gelir unutursun demiştin Hicranını uyutursun demiştin Unutmadım Unutmadım Aşka hasret Sana hasret Bekliyorum sevgilim Bekliyorum

sıfır noktasındayım moralim sıfır motivasyonum sıfır gidiyorum sıfır geliyorum sıfır yapıyorum sıfır yapamıyorum sıfır kalbimde sıfırla çarpılan duygular ellerimde sıfırın karesi beynimde küpü sıfırın insanmışım gibi hissediyorum kendimi bugün

  Vicdani Red Platformu katılımcısı Kudret Köksal ile söyleşi -Soner Torlak Soner Torlak   29 Ocak 2007 00:00 Anti-militarizm, savaş ya da şiddet karşıtlığı olmanın çok ötesinde toplumsal alanın bütün yapı ve ilişkilerinde güç-merkezliliğin, ataerkilliğin ve amaçlı-amaçsız şiddetin tasfiye edilmesi ve yeni bir dünyanın tamamen barışçı ilişki ve yapılar ekseninde kurulması anlamına geliyor. Uluslararası ilişkiler ve hukuk dediğimiz şey aslında birbirine sistematik yaptırım ve şiddet uygulayabilme imkanına sahip güçlerin hiyerarşik konumlanışı üzerinden yürüyor. Özellikle militer ve paramiliter güçlerin bu kadar doğrudan siyasetin aktörü olduğu ve toplumsal yapıda bu denli kanıksandığı, her gün yeniden üretildiği yaşadığımız coğrafyada “anti-militarist” kimliğin çok daha insani ve ahlaki bir temele dayanması gerekiyor. Bu anlamda Türkiye gibi, askeriyenin, düzenin temel dinamiklerinden biri olarak siyasi, ekonomik ve hukuksal açıdan özerk durumda örgütlenebildiği, askerliğin zor...

Nil'den uzun sabırdan kısadır ömrüm

  D&R http://xn--defix-m4a.com/ http://xn--krmzkedi-tkbcb.com/ nadirkitap.com bkmkitap.com Sözcü Kitabevi Kırmızı Kedi halkkitabevi.com Kidega Kitap Sahaf Fidan Kitap İzan Kitap Kitapzen İlk nokta Penguen kitap Kitap koala Ilknokta.com En aktif Bir kitap al kitap365.com Kitapmatik eganba.com babil.com atlaskitap.com nobelkitap.com Kitap Kitaphane. eu kitabına bak.com enaktif.com babil.com ekinkitap.com eren.com.tr http://xn--istanbulkitapcisi-svc.com/ Vb... Vb... ................... ...................

geceyi dinliyorum dudaklarımı yakıyor tılsımlı çayın sıcaklığı kapkara bir bulut yayılıyor yok olan arzularla kapkara bir bulut ellerim titriyor temasıyla gecenin kapkara bir bulut gece çay ve ben uzaklarda kapkara bir bulut

 

Bir çocuk vardı Erdal Eren. Bir çocuktu, bir çocuk. Astılar. Her yıl gözyaşlarımızla anarız onu. Her yıl dönüşmeden gözyaşlarımız, faşizmden alınacak intikama.

Ölmeden bir kitap daha yazmalıydın Oğuz. Bu kez tutunamayanlar tutunsalardı.

Değerli dostlar, Kitaplara ilişkin pek çok eleştiri-değerlendirme alıyorum. Bunların hemen hepsi olumlu. Bense olumlu eleştirilerin kendi sayfamfa, kendim tarafından paylaşılmasını pek etik bulmuyorum. Kaldı ki, kitap değerlendirmesi yapan ablam Serpil Köksal da şu uyarıda bulunmuştu geçenlerde bana: 'Olumlu eleştirileri, övgüleri değil, olumsuz olanları ve yergileri paylaş.' Elbette haklıydı. Sanırım öyle de yapmaya çalışıyorum. Ancak bazı değerlendirmeler var ki, 'paylaşmadan geçmek haksızlık olur' diye düşünüyorum. Çünkü kitaplar için harcanan emek ve zamanı çok ama çok değerli buluyorum. Bu nedenle bir kaç gün önce 'Zindanda ve Ölüme Böylesine Yakınken - II - Kalbimdeki Can Suları' kitabına yönelik sevgili Nurcan Uçar'ın uzunca bir değerlendirmesini sizlerle paylaşmıştım. Bu kez de sevgili dostum-yoldaşım, değerli ressam Zeki Güldü'nün bir kaç tablosuyla birlikte, 'Zindanda ve Ölüme Böylesine yakınken - Doğum' kitabı hakkındaki değerlendirme...