KUDRET KÖKSAL

O yıllar evimiz Bahçelievler'de 2. caddenin başındaydı. Aynı caddenin 300-400 m. kadar ilerisinde MHP Genel Merkezi vardı. 7 TIP'linin yaşadıkları ev ise o caddenin sonunda, bize 2-3 km. kadar mesafedeydi. Bu katliamı çok yakından hissettik. Kişisel tepki olarak, Oğuz'la birlikte, sık-sık geceleri saat 3.00-4.00 gibi kovaları, boyaları, fırçaları alır, MHP Genel Merkezi'nin duvarlarını yazılamaya çıkardık. Ve deşifre olmadan... İfrit etmiştik adamları. Yayınlarında bile bundan söz ederlerdi. Ve elimizden kişisel olarak gelen, maalesef sadece buydu.

Sabahattin geldi (Sabahattin Uçanak). Bu kez fotoğraf çekmeyi unutmadik. Birer bira ve sohbet. Hani Sabahattin'i dinlemek dünyayı dolaşmak gibi. Siz yorulursunuz da dolaşmaktan, o yorulmaz anlatmaktan. Pek çok konuyu özetleyiverir 2 saatte.

gitmek istiyorum ah kalbim dinlenebileceğin diyarlara tüm merhabalarımı geri alıp verdiklerimden tüm kahkahalarımı tüm öpüşlerimi ve bırakmadan cılız hayallerdeki soluk gölgelerimi ayak izlerimi kazımalıyım çamurlardan sözcüklerimi toplamalıyım kaldıysa kırıntısı hafızalarda henüz kıyılmamış yazdıklarımı da bulmalıyım kıyılmışları çöplerden ayıklamalıyım tıkıştırmalıyım çıkınıma askerce çocukluluğum sokak köpekleri kadar yalnız gençliğim ağlamaksız çığlıksız bebekliğim şimdilerde Hayatlarımın tanığı ellerimi de alıp yanıma gitmeliyim bu yerlerden dönmemek üzere bir daha bu zulümkâr yorgunluklara lâkin özsuyumdan beslenir arılarım harami gönlüm zapturapt altında başka kalplerle kelepçelenmişim sevda müebbedine mahkum edilmişim gidemem ah kalbim ölmeden dinlenmek haramdır sana

Tek başına içmek hiç adetim değildir. Dostlar olacak, şık bir sofra olacak. Ya da gözlerim i ve beynimi kamaştıran bir kadın karşımda.  Nedendir bilmem. Biraz önce koydum rakıyı incecik bardağa. Kaldırıyorum hayata. Şerefe...

Bu kitabı özellikle kadınlar ve alevişler okumalı. 7 yıl süren bir sürgünde yazılmış, burada basılmıştır. Yıllardır satışta. Ha bu arada ablamdır kendisi: Serpil Köksal.

Tesadüfen gördüm. Kitap halâ satışta. Okumanızı öneririm. Özellikle yakın tarih meraklıları için. Osman Köksal'ın 'bomba gibi patlayacak' dediği ve yıllarca uğraştığı anıları ölüm günü evdeki kargaşada, iddialara göre MİT tarafından çalındı. Kalanlar ve bazı mektuplar ise Uğur Mumcu tarafından kitaplaştırıldı.Ha bu arada babamdır kendileri: Osman Köksal.

dans etmek istiyorum eyy kuşlar eyy çiçekler dans etmek istiyorum kırlarda kollarımla sıkıca sarmalayıp kendimi dans etmek istiyorum yalnızlığımla

"Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin!" Köy öğretmeni Şefik Sınığ'ın son sözleri. DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum Bütün çiçekleri getirin buraya, Öğrencilerimi getirin, getirin buraya, Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer Bütün köy çocuklarını getirin buraya, Son bir ders vereceğim onlara, Son şarkımı söyleyeceğim, Getirin getirin...ve sonra öleceğim. Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum, Kaderleri bana benzeyen, Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları, Geniş ovalarda kaybolur kokuları... Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri, Hepinizi hepinizi istiyorum, gelin görün beni, Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni. Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini Bacımın suladığı fesleğenleri, Köy çiçeklerinin hepsini, hepsini, Avluların pembe entarili hatmisini, Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın. Aman Isparta güllerini de unutmayın Hepsini, hep...

Öğretmen öğretir. Ama öğretmesi için önce kendisinin öğrenmesi gerekmez mi? Müfredatı sindirmiş olmak yetmez. Öğretmenin asli görevi çocukları hayata hazırlamak değil mi? Sevgiyi, merhameti, vicdanı, kadına-çocuğa ve hayvanlara yönelik şiddetin karşısında durmayı,  doğayı korumayı, eşitliğı, adaleti ve dürüstlüğü, hak ve hukuk için, insan hakları için, demokratik bir toplum düzeni için mücadeleyi... TÖB-DER ruhunu yaşatan tüm öğretmenlerimin öğretmenler günü kutlu olsun.

gün olur gelirsin parlak mavi ışıkları geride bırakarak ihtişamsız kuytuluğuna sığınırsın gönlümün gün olur terkedersin kalabalıkları çokluğuna karışırsın yalnızlığımın çoklukta bulamazsın beni oysa

ben sizi sevmedim mi vücut kıvrımlarınızı dahi beyin kıvrımlarınızı korkuyla kıvırmalarınızdan azade ben sizi sevmedim mi çocuklara gülümseyişinizi kedileri sevişinizi bencil tutkularınızdan azade ben sizi sevmedim mi gözlerinizdeki aydınlığı sözlerinizdeki deryayı saldırgan tavırlarınızdan azade ben sizi sevmedim mi huzurla bakışınızı içime bıraktığınız çiçeği gözlerimi boyadığınız renkleri kem gözlerinizden azade ben sizi sevmedim mi duygularınızdaki kırılganlığı naifliği zerafeti taş yüklediğiniz kalbinizden azade ben sizi sevmedim mi yalnızlığıma konan serçeyi kalbimi parçalayan pençelerinizden azade ben sizi sevmedim mi saflığınızı masumiyetinizi samimiyetinizi debelenen duygularınızdan azade ben sizi sevdim suskunluğunuzu gülüşünüzü utangaçlığınızı boyun eğmez boynunuzu değil öfkeyle bakarken değil gözleriniz kurşun sözleriniz değil ben kimi sevdim söyle ben sizi sevmedim mi

Bu ülkede erkeğin egemen olduğu hiçbir siyasal hareket, ne kadar adaletçi, eşitlikçi ve demokratik olursa olsun kadının hakkı olan özgürlüğü tanıyamaz. 8 Mart'larda en önde koşturup, karısına-kızına şiddet uygulayanlardan, siyasi yoldaşlarının karısına-kızına taciz ve tecavüze kalkışanları bile gördü bu gözler. Kadın siyasal hareketlerin önderliğinde yer almadıkça... Konuşmak boştur.

Namussuzlar. Yine bir kadını öldürdüler. Çocuklarının gözleri önünde. Boğarak. Melike Can Sevgili dostum Buket Beşiroğlu'nun  dostuydu. Devr-i daim olsun. Egemen erkek mentalitesi kahrolsun. İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ UNUTMA

hafızamı arıyorum solgun sarı kağıtlar arasından kitaplara aktarıyorum yazmalarım ranzada kaldı düşüncelerim voltada resimlerimi kanlı postallarıyla ezdiler kızımın gülücüğü ayaklarının altında mektuplarımı mühürleriyle kirlettiler kaç kere geldiler kaç kere yazın arşivimi talan ettiler geçmişsizleştirmek istediler geleceğimi hafızamı silmek istediler silemediler şimdi ararken yazdıklarımı bir mıh gibi kalplerine çakıyorum geçmişimi çünkü onlar yaşayan vampirleridir hayatın

Anlamı olan anlamların tümünü yitirdik. Şimdi pek çok anlamsız anlamlarımız var artık.

  Gözlerimden akan senin gözyaşlarındır.

Anlamı olan anlamların tümünü yitirdik. Şimdi pek çok anlamsız anlamlarımız var artık.

müebbete savunmam yoktur beni gözlerinde hapset

Adam hemşire sevgilisinin aracının fren hidroliğine şeker döküyor. Hemşire, aracının frenleri tutmayınca kaza yapıyor ve ağır yaralanıyor. Bu ne gaddarlıktır böyle.  Anası değil, kendisi orospu pezevengin. İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NERDE?

İçindeki yay bırakmadan okunu... İyi düşün. Çünkü o ok yaralamadan birilerini... Ya da öldürmeden... Önce senin gövdeni delip geçecek. Kin ve nefret, öncelikle senin düşmanındır.