KUDRET KÖKSAL

ruhsuzdur ruhun boşunadır gafil devr-i alemi cisminin cisimsiz ruhun yok olurken uçsuzda beslemen günah değil midir gövdeni canhıraş feryatlarla sen ki bilmez misin ey fani var oluş cisimsizliğidir ölümün ve yok oluş yeşertir cism-i hayatı devr-i daim misali adsız olacak adın madden kalmayacak imzalarında cismin hiç cisimsizliğin hiç 20.03.2020

İstanbul Sözleşmesi fesh edildi? Başkaca ne olabilirdi ki? Bu hükümet halkın eğilimlerine kulak veriyor mu sanırdınız? Kadın çığlığını duyuyor mu?

Varsın cennetler size kalsın. Biz cehenneme alışığız.  

TV'de dizi seyretmem. Çünkü dizi teslimiyettir, bağımlılıktır. Ancak gerçekten ilgimi çektiği için, denk geldikçe Kırmızı Oda'ya takıldığımı itiraf etmeliyim. İnsanı ilişkileri ele alışı bakımından gerçekten başarılı. Belli ki psikiyatrlarla, psikologlara danışılmış. Baş oyunculardan Binnur Kaya değil ama (bence komedide çok daha başarılıydı), Sadi'yi oynayan Erkan Petekkaya'nın oyunculuğu ise göz dolduruyor. Ancak bu durum dizinin ortaya koyduğu olumsuz sonuçları ortadan kaldırmaya yetmiyor. Sadi'nin bir mafya lideri olması çok mu gerekliydi yani? Bana, bizi mafyacıların hayat hikâyeleriyle ağlatıp, mafya gerçekliğinden uzaklaştırıp, mafya pisliğini temize çıkarma operasyonuymuş gibi geliyor. Hele çocuklarımız için bu kesin böyle. Ah benim sevgili mafyacılarım nasıl da acılar çekmişler? Haklılar garipler, haklılar... Ulan sokaktan yetişen binlerce insan mafyacı mı oluyor? Başkaca meslek mı kalmadı aklanacak? Sokakta hayata tutunan, kaç insan mafya lideridir sizce...

Konumuz hep corona. Çünkü ölüm bizi de tehdit ediyor. Oysa şeytanın mızrağı dönük değilken bize, umurumuzda bile değildi ölüm. Umurumuzda bile değildi açlık virüsünün kırdığı bebeler. Vah zavallı insanlık. Baştan zaten kokardın. Şimdi ayaktan da kokarsın Vah! 18.03.2020

  Haberleri izliyorum. Her zamanki gibi kalbim kazınıyor. 'Yunanistan, hayata tutunabilmek için Ege'den sınırı geçmek isteyen 6 göçmeni, bileklerini kelepçeleyerek denize atıyor. Üçü boğuluyor, üçü Türk Sahil Güvenlik tarafından kurtarılıyor.' Tıpkı savaşlardaki gibi... Yapılan zulüm resmiyse haklıdır. Cinayet resmiyse meşrudur. Kapitalist anlayışın geldiği noktaya bakın. İnsanca bir kırıntıdan bile yoksundur artık. Öylesine vahşet, öylesine cüret... Çünkü yargılayacak, hesap soracak hiç bir mercii yoktur. Halklar uyuşturulmuş, insanlar kendi dertlerinde boğulmakta. Ve maalesef, bu hemen bütün dünya ülkeleri için böyle. Allah kahretsin ! İnsanlığı, insanlık-dışı bu noktaya getiren bütün sis temlere, bütün anlayışlara ve itiraz etmeyenlere.

şimdi bir derviş gibi yollara düşsem kalbimi de koysam heybeme köşe bucak bakınsam insanlığı arasam

  ANDIMIZ - ÖNERİ Yaşadığım sürece iyi bir insan olacağıma... Politikada bile şeytani plânlar yapmayacağıma... İdeoloik hegemonyaya teslim olmayacağıma... Her daim insan hak ve özgürlüklerini savunacağıma... Her ne şart altında olursa olsun hakkaniyetli hukuk kurallarına bağlı kalacağıma... Eşitlik ve adalet kavramlarından asla ödün vermeyeceğime... İnsana, kadına, çocuğa, hayvana ve doğaya yönelik şiddete sessiz kalmayacağıma... Irk, din, dil, inanç, renk, yaş, kültür, cinsiyet, milliyet, ülke ve cinsel tercih farkı gütmeyeceğime... Her masum dine, inanca, dinsize, dillere ve kültürlere saygı göstereceğime... Hiç bir insanı dışlamayacağıma, ötekileştirmeyeceğime... Sınır farkı gözetmeksizin savaşlara ve silâhlanmaya karşı duracağıma... Kararlarımı verirken, vicdan, ve merhamet duygularımından ayrılmayacağıma... Saygı duymasam dahi, başkalarının fikirlerini fikirle bertaraf etmeye çalışacağıma... Faşizan, ırkçı, saldırgan ve savaşçı zihniyetlere taviz vermeyeceğime... Kadın ve çoc...

REST Andımıza karşı HDP

CHP'den demokratlık bekleyenler, daha çok bekleyecekler.

özgürlüğü aradım yaşamın her soluğunda gündüzler ürettim gecelerden köprüler çattım karanlıktan aydınlığa nice kavgalara karıştım nice bilmeceler çözdü kalemim nice acıları paylaştım acılardan bilinç yarattım bilimle harmanladım bütün duygularımı kazıdım benliğime özgürlük sevdasını ah ölüm beni çağırdığında kollarında gitmek isterdim bulamadığım ey özgürlük

Bu nasıl kin? Bu nasıl düşmanlık? Bu nasıl eşitsizlik? Bu nasıl haksızlık? Bu nasıl adaletsizlik? Bu nasıl hukuksuzluk? Bu nasıl cüret? Bu nasıl lânet? Doğduğumuza pişman ettirdiniz. Canımızdan bezdirdiniz.

gitarımızı çıkarmışız kınından hayata çalalım demişiz ölümü vuralım tınılarla insana sevinç katalım ah beter hafıza gitarın tellerinde değil ki hayat namlusunda silahların her gün katliam anması her gün idam hatırlaması her gün kadere inat ölüm oysa ölümü yazmadık mı bugün Helepçe katliamı yeter imha edin bütün silahları ölüm çalmak istemiyorum

sana yazdım ey ölüm şiirler hikâyeler küflenmiş gitarımı çıkardım kılıfından temizledim onardım şimdi sana çalıyorum sana söylüyorum ey hayat tıpkı yazmalarım gibi amatörce kalple aşkla Hafıza unutuyor ama, parmaklar unutmuyor demek ki. Hem yazıyor, hem çalıyorum.

Hayatın pehlivanlarıyız elbet. Baş altında güreşiyoruz. Kampa girmeden baş pehlivan olunmuyor çünkü.

  ZOR OYUNU Degerli yazar Erol Toy vefat etmiş. 1960 ihtilâlini anlatan romanı Zor Oyunu, tarihsel gerçeklik bakımından önemlidir. İhtilâlci genç subayları konu alan bu romanda, babam Osman Köksal da, roman kahramanlarından biri olarak, gerçek ismiyle yer almıştır. Yakın tarihe meraklı olanlar için. kudretokksal.blogspot.com NADİRKİTAP.COM ZOR OYUNU - EROL TOY | Nadir Kitap ZOR OYUNU kitabı hakkında bilgileri içeren kitap satış sayfası. EROL TOY kitapları ve YAZIR MATBAACILIK 1981 baskısı kitaplar ile ikinci el ve yeni 9 milyon kitap NadirKitap.com'da

Sağlıkçı dostum... 1 dakika... Dur ve düşün. Çok yorgunsun. Ama düşün. T I P !!!... Bayramın kutlu olsun.

Kuryeler gelip gidiyor. Biri de selâm getirmiyor.

Yazıyorsun vakit öldürüyorsun. Yazmıyorsun vakit seni öldürüyor. Hangisi daha iyi? Acı çekip, ağlayarak vakti öldürmek mi? Acısız, ağlamaksız vaktin seni öldürmesi mi? Hangisi?

Berfin öldürülmüş ekmeğinden kurşunlanmış Allah vergisi değildir gayrı kula kul vergisidir bu cânım topraklarda ölüm