Kayıtlar

Mart, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KORKUYORUM

ah umarım ellerim ellerinde olmadan kavramayı bırakmazlar bir gün korkuyorum

BEN HEP AŞIKSAM - ŞİİR

ben hep aşıksam hep hüzünse aşklarım baltasının ucundadır celladın zulmün zifirinde ay ay aydınlığında kalbimin ben hep aşıksam muhteşem kıvrımlarınız değil bukle konmuş saçlarınız değil teniniz değil göz kamaştıran sürmeli gözleriniz değil süzüşleriniz değil utangaç dokunuşlarınız değil uzaktan değil fısıldayışlarınız değil yasak şehvetli bakışlarınız değil değil bu değil ben hep aşıksam deli divaneysem yorgunsam hayatımdan yaralıysam aşklarımdan hapsolmuşsam kalbime cümle masum samimiyetiniz içimde çoğalarak büyüyen aşk olan oldukça yıkılan hüzün olan acı olan ben hep aşıksam ah sesiniz pervasız ben hep aşıksam ah sessizliğiniz savunmasız

KİM NE ALMAK İSTİYORSA...

Kim ne almak istiyorsa alabilir hayatımdan. Bir tek şeyi vermeyeceğim. Sancılarımı...

İNANCIN VE KARARLILIĞIN SİMGESİ “AYTEN” - ZÜLEYHA AKIN

Sevgili Züleyha Akın, yurdışındaki bir gazete için yazmış. Çok duygulandım. Tam berbat duygularla boğuşurken önce çok sevgili bir dostumdan kalbimi kucaklayan bir telefon, ardından bu yazı... O an yazdığım berbatları şimdilik rafa kaldırdım. İNANCIN VE KARARLILIĞIN SİMGESİ “AYTEN” Birisini sevmek ölümü onunla birlikte istemektir. Ya da Birisini sevmek ölürken onun yanında olmak istemektir. _________________ Oruç Aruoba Ölümün ayıramadığı bir güzelliğin ismidir Ayten. Ölüm de yaşamın bir başka düzleme (boyuta) evrilmesi ise de yaşamın devamıdır. Değerli dostum Kudret Köksal “Ölüm Sonrası Bunaltılar AYTEN Ve Katilimdir Kelimeler” isimli eserine son derece yoğun ve de yalın duygularını aktarmış. Eseri okurken hiç tanımadığınız ve de hiç tanıyamayacağınız Ayten’i duyumsuyorsunuz. Yüreğinizde o sıcaklığı hissediyorsunuz. Gözlerinizi kapatarak böylesine muhteşem bir kadını hayal etmeye başlıyorsunuz. Bir kadın hem iyi bir anne, eş, kardeş, yoldaş, arkadaş olabilir diye düşünmemek olası değ...

BİR GÖTVEREN OLARAK ANILACAKSIN

belki yarın belki yarından da yakın' geberip gidecegiz şu dünyadan kazansan ne olur kahpe savaşları götünü yırtsan ne olur ihtirasların için ne savaşların getirileri kalacak geride ne götün kalacak bir götveren olarak anılmanın dışında bre ahmak

, YALNIZLIĞIN PANZEHİRİ

  Neden bilmem. Son günlerde şu karaoke olayına çok sardırdım sanırım. Belki farketmişsinizdir. Yaklaşık bir ay öncesi başladı bu meşgale. 'Meşgale' dedim de öyle zaman alıcı bir olay değil. Topu topu 20 dakika, yarım saat. Boşa mı geçiyor dersiniz? Değil. Tersine fazlasıyla dolu geçiyor. Zamanın akışına bir türlü ayak uyduramayan ben, o miskin kaplumbağa, o yarım saatlik zamana bir tazı hızıyla ayak uyduruyorum. Neden mi? Çünkü o sırada hiçbir şey düşünmüyorum. Tıpkı sinemada iyi bir film izler gibi. Sadece ilgili şarkıya odaklanıyor beynim. Sadece beynim mi? Kalbim de... Annem yüzlerce kere söylemiştir çocukluğumda-gençliğimde. Şarkıcı olmamı isterdi ve 'şarkıcı ol' diye söyler dururdu. Garibim içinde kalmış. İzmir Radyosu sınavlarına girmiş ve kazanmış da zamanında, baskıcı dedemin (kendisini hiç tanımadım) korkusundan tekrar gidememiş bile yavrucak. Çok güzel ve içli söylerdi. Müthiş bir hüzün düşerdi şarkılarından. Şimdilerde onu çok iyi anlamaktayım. Hayatım boyun...

VAR OLMASINI İSTEDİĞİM HER ŞEY - AYSEL KARAATLI

Resim
 Sevgili Aysel Karatlı'nın kitabı okunmalı.

AH O ZERAFET

O zerafet, o incelik, o duygu yoğunluğu, o derinlik... Kavgada bile aynı ambians. Erkeksi bütün tavırlardan azade. Bazı kadın şairler, gerçek kadın ve gerçek şair. Bazı erkek şairler dışında, yanlarından dolaşabilmeyi başarabilsek yeter.

NEWROZ PİROZ BE

  NEWROZ PİROZ BE

DEĞERLİ ŞAİR AYSEL KARAATLI

Resim
 

İlknur Akın ve Framuz Bakbak

Resim
 

7. İMZA GÜNÜ GECE - KEYFİMİN KÂHYASI

Resim
 

7. İMZA GÜNÜNDEN

Resim
 

ANKARA 7. OKUR-YAZAR BULUŞMASI

Resim
şimdi bir derviş misali yollara düşsem kalbimi de koysam heybeme köşe bucak bakınsam insanlığı arasam Düştük Ankara yollarına da, bir derviş misali değil. Bir ermiş misali de değil. Yalan yok. Kalbim heybemde değil. Ve bu kez aradığım insanlık da değil.

ŞİMDİ PARA KAZANMA ZAMANI

Resim
Eh, bir kitabı daha bitirdim bugün. Yayınevine gönderdim. Başka işlere bakmalıyım biraz da. Aylardır para kazanma hak getire. Şimdi sanırım 2-3 ay kitap işine ara verip, hayat gailesi için koşuşturacağım. Söylemeliyim ki canlarım, çok büyük bir firmanın binlerce konut, villa malikâne, residans, köşk ve yalıdan oluşan onlarca süper lüks projesinin Kenet Yapı İnşaat Ltd. Şti. olarak resmi-sözleşmeli acentalığını aldım. Resimler, firmanın iran'lı iş adamlarına verdiği davetten. Umarım kazanırız (neden kazanmayalım, aptal mıyız biz) ve hep birlikte kazanırız, paylaşırız. Ve firma adına, acenta olarak bizimle ilgilenen sevgili Dilara'nın da doğum günüydü bugün. Her şey, her zaman gönlünce, dilediğince olsun. Olsun. Çünkü bunu hakettiğine inanıyorum. Sevgiyle.

HAYAT MI PALAVRACI HAYALLER Mİ PALAVRA ŞİİRLER Mİ PALAVRACI

Resim
  Ne demiş Nazım: 'Güzel günler göreceğiz çocuklar.' Ne zaman? Ve Adnan Yücel: 'Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek' Ne zaman? Hayallerimiz uymaz mı acep hayatın gerçekliğine? Ya da palavra mıdır bütün şiirleri, dünya şairlerinin? Palavra mıdır, kof mudur bütün umutlar? Israrla söyleriz ki 'aşktır' diye, 'güzel günlerdir' diye. Ben de terennüm ederim bunu devamlı. 'Bir palavracıdan farkımız kalmamıştır' gibi hissederim oysa. Aşk yazarsın, melankolik olursun. Dahası uçkur düşkünü olursun. Sanki aşk sadece cinsellik ve seksle ilgiliymiş gibi... Yeryüzünün aşkın yüzü olmasının seksle bir ilişkisi olabilir mi? Bu ilişkiyi kurabilenler ahmaklardır sadece. Güzel günler, barış, kardeşlik yazarsın, hayalperest olursun. Ama yazmaya devam edersin yine de. Bombalar altında çocuklar ölürken, alay edermişsin gibi gelir millete şiirlerinde. Kötü günleri mi dile getirmeliydik? Aşksız, sevgisiz bir dünyayı mı? Lânet olsun. Palavracı olmaya devam edeceğim ben. Kend...

SON SAPAK - RAPOR

  15.03.2018 Merak edenler (kimse etmese de, beni kimseden sayabilirsiniz sanırım) için ilgili tarihte hükümetle olan didişmelerimi kesin olarak kazandım. Ve sola doğru kıvrılan yoldan devam ettim hayat yoluma. SON SAPAK RAPOR Bu yazdıklarım bazılarını rahatsız edebilir. Ama unutulmasın ki, genelde yaşanılanlar, yaşayanlarla anlam kazanır. Tam 44 yıllık bir maceranın sonundayım. Uzun ve zorlu bir yoldu. Çok yorucuydu. Ama yolun sonunu görebiliyorum şimdilerde. Sonlanıyor gibi gözükse de, aslında çatallaşıp ikiye ayrılıyor. Sola... Sağa... Çatalın sağından giden yol da tekrar ikiye ayrılıyor. Birinci ayrım 'tartışmasız' bir seçenek olarak bana sunuluyor. Ama diğeri, 'benim seçeneğim' olarak karşı tarafa sunuluyor. Maceramın bitim noktasından sola ayrılan ilk sapak, 44 yıldır yürümekte olduğum bu zorlu yolun daha stabil olanı; daha engelsiz ve daha kolay katedilebilecek olanı. Daha gülluk-gülistanlık olanı belki: "Öldürmeyi reddetmek". Sola ayrılan bu sapak,...

BİLECEKSİN

'Kendine ne yaptığını bilmiyorsan da...' Karşı tarafa ne yaptığını bileceksin. Affedilmeyecek, affedilemeyecek hataları vardır hayatın. Kalıntısı bir ömür boyu kaldırılamaz olsa da duygularımızdan. Bileceksin.

DÖKÜNTÜ DUYGULARIM

döküntü duygularımı yerlerden toplamalıyım serüvenidir diye ibretin bir müzeye bağışlamalıyım

ANKARA 7. OKURLA BULUŞMA - İMZA GÜNÜ

Resim
 

SEN DE Mİ FACE

'Yahu nereye gitti bu yazılar' diye kendi kendime sorarken, meğer 'Topluluk standartlarına aykırı olduğu' gerekçesiyle FACE kaldırırmış. Sen de mi FACE!...

TEK BİR KİŞİYİ EĞER... ÖLDÜRMÜŞSEM

Kavgaydı-dövüştü... Siyasetti-ideolojiydi... İnançtı, inançsızlıktı... Askerlikti, savaştı... Şu-bu... Eğer tek bir kişiyi öldürmüş olsaydım... Çocuklarımı, sevdiklerimi ve kendimi de öldürmüş olacaktım. Savaşlara ve silahlara hayır!

HANGİSİ

Yazıyorsun vakit öldürüyorsun. Yazmıyorsun vakit seni öldürüyor. Hangisi daha iyi? Acı çekip, ağlayarak vakti öldürmek mi? Acısız, ağlamaksız vaktin seni öldürmesi mi? Hangisi?

İŞE BAK

İ şe bak Tayyip bey ve şûrekası barış güvercini kesildiler Rusya- Ukrayna savaşında. Neden ki? Hükümetlerini savaş naralarıyla sürdürmediler mi bunca yıl? Nedenini ben söyleyim size. İki ucu ...lu değnek. Hangi tarafa yönelseler, diğer taraftaki çıkarları mahvolacak. Taraflara böylesine bağımlı olursan, çaren yok tabii. Çıkar dünyası n'aparsın. Gün gelir barış yanlısı da oluverirsin. Yoksa cengaver kesilmesini onlar da bilirlerdi elbet.

ENDİŞELENME SEVGİLİ KARDEŞİM

Ben erkekliğimi iğdiş etmesini bilirim ve dahi irademi küstürmesini; bana kardeşçe, arkadaşça, dostça, yoldaşça yaklaşan kadınlar karşısında. Sarılsam da, gözyaşlarına dokunsam da, saçlarını okşasam da... Bugüne kadar böyle oldu, bundan sonra da böyle olacak. Umarım Zühürt Ağa'nın babası gibi kulaklarıma vura vura ve 'karı isterem' diye dolaşmam ortalıkta bunadığımda. Bu olursa alınçatımdan vurun beni. Tamam mı sevgili kardeşim. (Özelden gelen bir mesaja cevaben)

AİDİYETİM

  Söz konusu olan savaşsa, her şey partiler üstü, her şey milli, dolayısıyla herkes milliyetçi ve çoğu kez ırkçı... Önemli olan aidiyetin. Madem diğerleri senden değiller, yaşamasalar da olur. Oysa dünyadaki bütün milletlerin halklarıdır ki, topyekün insanoğlu aidiyetindeler. Kitaplara göre ise, hepsi Allah'ın kulları. Yani aidiyetleri Allah. Ama bu gerçekliği unutturmayı çok iyi beceriyor egemenler. Savaş naraları attıklarında, insancıkların ilkel dürtülerini kontrol altına almayı çok güzel başarıyorlar. Ve sürüyorlar kitleler halinde cephelere. Ah objektiflik hak getire... İnsan olmak hak getire... Karşıdakinin de insan olduğunu, çoluğu-çocuğu olduğunu, hatta çocuk-bebek olduğunu akla getirmek hak getire.. Demokratlık ve hatta devrimcilik hak getire... Yeter ki kahramanlık destanları ısıtılıp ısıtılıp konsun önümüze. Beslesin, doyursun ilkel duygularımızı. Bizim de kahraman olduğumuzu hissettirsin zavallı benliğimize. Yavuz Selim'in torunları oluyoruz topyekün. Barboros Hayre...

12 MART: SOL KEMALİST DEVRİMCİ DARBE GİRİŞİMİNE KARŞI SAĞ KEMALİST DARBE

Resim
  Yakın tarih merakı olmayanların ve gençlerin bilmemesi doğal olmasa da doğal. 12 Mart, 12 Eylül'le birlikte tarihimizin geriye dönük önemli dönemeçlerinden biri. Ülkenin gelişimini her bakımdan ve özellikle demokratik yönden onlarca yıl yerinde saydırdıkları, hatta geriye götürdükleri, inkâr edilmez bir gerçek. Literatüre bakıldığında faşist darbeler olarak tanımlanmaları ve öyle adlandırılmaları hiç de boşuna değil. Bu dönemlerde topluma reva görülen zulmün, işkencelerin, baskının ivmesi zirvelerde. Sizlere bütün bunları anlatacak-yazacak değilim. Bilmeyenler kitaplardan, yaşayanlardan ve yaşayanların yazdıklarından öğrenebilirler. Ancak çok önemli bulduğum ve sürekli arka plâna itilen bazı hususları da dile getirmeden geçemeyeceğim. 12 Mart esas itibariyle 27 Mayıs 1961 Anayasası’nın getirdiği nispeten özgürlükçü-demokratik ortamın tasfiyesine, yani 27 Mayıs Anayasası’na karşı girişilmiş bir darbedir. Aslında 12 Eylül’ün de gizli-açık hedefi ve niyeti budur. Nitekim bu darbele...

SADECE BERKİN Mİ?

Sadece Berkin mi? Berkin'lerin ekmeği de öldürüldü Berkin'le birlikte.

MÜŞAHADE ALTINDAYIM

Yıllar ve yıllar boyunca süren ve maalesef Ayten'imin ölümünden sonra tamamiyle kurtulduğum (yaklaşık 22 ay önce) ve yine maalesef onun ceremesini çok çekmesine rağmen, sonuçlarına tanık olamadığı, sevincini yaşayamadığı ve zorunlu müşahadelerle dolu askerlik serüvenim. Daha önce konuya ilişkin dokundurmalar yapınca, bunu da paylaşmadan edemedim. MÜŞAHADE ALTINDAYIM Bu üçüncü senem. Yine aynı hastahanenin, aynı kliniğinde, müşahade altındayım. Yine deliler gibi okuyorum bu musibet ortamda. Dışarıda bir türlü fırsat yaratamadığım, bir türlü zaman ayıramadığım ve belki de bir türlü kendimle yalnız kalamadığım için okuyamadığım kitapları okuyorum büyük bir hırsla. Büyük bir iştahla... Çevrede hiç kimse, hiç bir şey okumuyor; gözlerini tavana dikip öylece yatıyorlar bütün gün boyunca ve sadece soruyorlar: "Neden okuyorsun? Ne okuyorsun? Ne oluyor böyle okuyunca?" Ve uyarıyor görevli: "Şu kitapları ortadan kaldır. Askeri doktorlar vizite geldiklerinde açıkta görmesinle...