Kayıtlar

Ocak, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HADİ BİR ŞEYLER YAZ - ŞİİR

  hadi bir şeyler yaz sultan-ı Anjelit bilirsin canımda can'dır yazmaların korkma ilişmem huzuruna okuduklarımla hayaldir marifetim ve can sularımdır beynimin saklı tünellerinde

KANIMIN POMPA MOTORU

Yanaklara konan bir içten öpücük (öyle muah muah diyerek havayı öpenlerden değil) ne şiirler yazdırır size, ne kalemler tükettirir, ne kağıtlar karalattırır, ne duygular yaşattırır, ne sevinçleri coşturur içinizde, bilir misiniz? Elbet bilirsiniz. Samimiyet, dostluk, sevgi, muhabbet, hasret... Keyfi dünyalara bedel. Aldım öpücüğünü, yerleştirdim kalbime. Kanımın pompa motorudur artık.

ŞU 'Z' KUŞAĞI GENÇLERİNE BAYILIYORUM

  Ev işlerinden hiç gocunmam. Kadın işidir, şudur-budur, aslında erkeğin uyuşukluk ve tahakküm safsatalarına hiç aldanmam. Tersine kadının oturması ve erkeğin yapması gereken pek çok iş vardır evlerde. Çocuklar da şahit olacaklardır ki, ev işlerini Ayten'e hiç yıkmadım. Herşey adalet çerçevesinde, eşitçe. Hatta bu eşitiğin tarafım aleyhine bozulmasını ben sağladım ki çoğu zaman ki, o yorulmasın. Bir tek istisnası var bu durumun. Ütü. Benim için kabus gibi. Ütüyü elime aldığım an başlıyorum terlemeye. Allerjik bir reaksiyon mu ne? Bir de titizleniyorum ki iyi olsun diye; haydi bir stres. Bir de eskileri düşünün. Kumaş pantolonların çizgisi jilet gibi olacak. Öyle çift çizgi falan hayatta giymezdim. Ve bu nedenle gündelikçi hanımlara bile bırakmazdım pantolon ütüleme işlerimi. Büyük bir eziyetle ama kendim yapardım. Şimdilerde biraz değişti durum. Ayten gibi bir baskı aracı da yok üstümde maalesef. 'Ütüsüz giyilmez' diye utandırsın beni. Çıkartırım yıkanmışları makinadan, Kır...

ŞİZOFRENİK BİR EYLEM

Yazmak bir şizofrenik eylemse eğer... Sanırım umut kalmamış. Bence ve yine de çözümü var. Bir an önce ilacını bulmam... Bir an önce tadaviye geçmem gerekiyor. (Dün'e baktım da ben bile bunaldım doğrusu.)

SEN UYKULARDAYSAN

sen uykulardasın ben uykusuzluklarda sen rüyalardasın ben hülyalard a

ÖLÜM

Dostlar, Öülmü 'dilimden ve yazılarımdan eksik etmediğimi söyleyenler' çok olmuştur. Oysa beni ortamlarında eğlenceli bulanlar da az değildir. Bilinir ki ölüm, hayatın başlangıcıdır. Dahi hayatın kendisidir. Hayatın idamesi ve inkişafı ancak ölüm nedeniyle mümkündür. Ölüm hayat kadar normaldir, ancak geride bıraktığı acılarla üzücüdür, yıkıcıdır. Ölümü bu kadar dilime dolamamın nedeni hissedilen yalnızlık olabilir mi? Yalnızlıklarınızı çoğaltacak, sevinçlere dönüştürecek unsurlar birer birer gitmişlerse hayatınızdan, -elbette kalanlar sağolsun. Onlar bizim hayata tutunmamızın yegâne nedeni değil mi?- sanırım bu durum doğal karşılanabilir. Önceki postta bahsettiğim gibi, Ayten'i konu alan ve umarım kısa zamanda basılabilecek olan kitabın konusu da ölüm. Ancak yaşayanlar için ölümün acısı da bir süreçtir. Gün gelir ve kaybedilen kim olursa olsun bütün ölümler, belki gülümseten hatıralara dönüşür ki, Ayten de benim için artık böyledir. Ölüm acısı güzel hatıralara ve hatıralar ...

ÖKSÜZ KALBİMDESİN FÜRUĞ

  Hep bir muhatabı olduğunu düşünenler şiirlerin, yanılıyorlar. Bazen yazarı 54 yıl önce ayrılmış olsa da bu dünyadan, yani yoksa varlığı, yine de şiirler yazılabilir şiirlerine. İran'lı kadın şair Füruğ Ferruhzad için yazılmış bir şiir paylaşacağım şimdi. Bilmem ki kaç tane yazdım onun şiirlerine. Ve aşkla. Demem şu ki dostlarım, çıkacak olan kitapta da sanırım 200 civarında şiir bulunacak. Yine varlıksız bir varlığa; Ayten'e. Belki bir üst postta ve belki gece saatlerinde, hiç paylaşmadığım ancak kitabın ilk şiiri olarak yer alan, ölümün iki gün sonrasında yazılan bir şiiri paylaşacağım. Neden mi? Demiştim ya yazmalar, konuşmalarımdır. Kendimle. 'Pas geçin' bunaldıysanız. Şiir dememiz gerekmiyor ayrıca. Ölüm sonrası duyguların yansıması diyelim kağıtlara. sana çığlığımı gönderiyorum gecenin en karanlığından şiirlerinin anlamından kucakla titreşirken bacaklarım çırpınışlarını aşkımın kucakla yaralarımı muhatapsız aşkla boğuluşlarımın ölümüsün ölümsüzlüğün Ah Furuğ yoks...

BİR ŞEYİM YOK ANLAYACAĞIN - ŞİİR

yazdıklarım onbinlerce kağıt para etmez okuduklarım kimbilir kaç onbinler karın doyurmaz dinlediklerim milyonlarca sözcük kof bilgiçlik safsata anlattıklarım palavra gerçek değilse gerçek ihanetin bir şeyim yok anlayacağın sevmelerim dışında ve kalbimi sıkıştıran sevilmemelerim

KAFAYI YİYECEKSENİZ

  Kafayı yiyecekseniz... Yanında bir duble rakı iyi gider. Bilesiniz. Ve deneyimlerle sabittir ki, tek başına içecekseniz... Kendinizle konuşmak tehlikelidir. ,Sizi asla anlamayacaktır kendiniz.

TESLİMİYET İNFAZ TANRILARINA - ŞİİR

  TESLİMİYET İNFAZ TANRILARINA (Ölümünden iki gün sonra Ayten) 11.03.2019 ah nasıl işlemişim nasıl dokuma bilmeyen ben zanaat yoksunu lânet miskin kaplumbağa oya işler gibi tıpkı bütün dokularıma hücrelerini   beynimin mezar taşında yazgın mührün silinmez mürekkeple alnımda kalbin kalbimin çatlaklarında ölmüşse bile yavrucuğum kaldırımlara damlayan gözyaşların duvarlarda çiçeklenen kahkahaların ören yeridir ah ören yeridir köksüz soyadım   bedeninin üstüne serdikleri ölü toprağı çırılçıplaksın bahar yağmurlarında çırılçıplağım yokluğunun zindan ayazında   kabul etmem Ayten kabul etmem hiç bir sırayı ihlâl etmeyen sen ömr-ü hayatında fakat bu kez neden neden ben beklerken önünde neden   ihlal edersin sırayı neden benden önce gidersin neden   sana neden öldüğünü sormayacağım ölüm doğumun temel yasasıdır çünkü sen de doğacaksın elbet hesabım seninle değil infaz tanrılarınla neden sıran...

İNCEYİ SEVERİM

İnceyi severim. Zerafet timsalidir genelde. İnceye olan düşkünlüğümü beni tanıyanlar bilir. İnce belli bardakta içerim kan rengi çaylarımı. Yoksa, incecik olacak bardağın büyüğü. Ve ipince bardakta içeceğim rakımı. Küçük ve ince çay bardağında biramı. Öyle işçi sınıfı kabadır falan... Aldırmam böyle kaba-saba görüşlere ideolojisine bakmadan. Bunu iddia edenlerin kendileri kabadır aslında. Kılıf ararlar kabalıklarına. Ve erkek gözlüğüyle bakarlar sınıfa. Görmezler sınıfın içindeki zerafeti. Görmezler sınıfın kadınlarını... Görmezler kadınları. Kavganın içindeki milyonları. Sanki kavga için kaba olmak şartmış gibi. Çeperi ince olsun kalplerimizin yeter. Gerçek olsun, içten olsun, duyarlı olsun yeter. Lâkin Bir istisnası oalacak söylediklerimin. Hiç ince bel aramadım kadında. Ama ince ruh... Her hâl ve şart altında. Mutlaka.

ENDİŞELENİYORUM NERDE KALDIN

NEDİR SEVMENİN EN ÖNEMLİ ÖLÇÜTÜ. HER NE OLURSA ENDİŞELENMEK DEĞİL Mİ SEVDİKLERİNİZ İÇİN. BİRE BİN KATMAK DEĞİL Mİ? ENİŞELENİYORUM NERDE KALDIN? NERDESİN?

GÜNAYDIN

içten bir 'günaydın'la başlamalıyım güne sanaldaki hayali dostluklara önce hayat iksirim çay sonra koşuşturmalıyım şairi dikkate almalıyım bugün Pazar bugün Nazım'ı güneşe çıkardılar oysa yağmur-çamur-kar dışarısı olsun çıkacağım gün ışığına ve içimde fütursuz yaşamak heyecanı engel yok barikat yok kalbindeki tutkulara içinden geldimi kanatlarını açacaksın GÜNAYDIN.

VE HAYALETİYLE GÖKLERDE

Bilir misiniz ki hayallerimiz yönetir pek çoğumuzu. Hayaller ki asla gerçeğe dönüşmemişlerdir. Belki dönüşmeyecekdir. Hayaller ki, bilsek de bu acımasız gerçekliği, bıkmadan usanmadan peşisıra gittiğimiz... Uğruna ne ölümler gözlediğimiz... Ardı ardına hayal kırıklıklarıyla ne edeceğimizi bilemediğimiz... Nasıl edeceğimizi bilemediğimiz... Belki bu nedenledir ki, şarkıların nağmelerinde, türkülerin hüznünde, teselli aradığımız... Başıboş sevdalarımız, gerçekliğe dokunamayan aşklarımız, sisler ardındaki yazmalarımız, zamanın gerisinden koşturan kavgalarımız, kavgalarımız, kavgalarımız, kavgalarımız... Komüzanlığıyla ölü ruhlarımızın. Ve hayaletiyle göklerde dolaşan.

HOŞÇAKAL TERS LÂLE - ŞİİR

İçimde dur diyor bir ses bırak o bombayı elinden sürme o yaprağı yarana yeşili kızıl olur bırak o çiçeği zaten boynu büküktür kırarsın boynunu okşama yarasını acıtırsın öldürme ölüm döşeğindeki vicdanı sen vedaları çok iyi bilirsin dostum vücudun delik deşiktir veda bıçaklarıyla selâmeti için geleceğinin onun yaralı gönlünün boğazında düğümlenen çığlığın kadar küçük hıçkırığın büyüklüğünde korkma hasretlerden herşey son bulacak illa ki veda et hoşçakal yoldaşım hoşçakal ters lâle

YÜKLEDİM KUŞ KANADINA - ŞİİR

fısıltılarımı gönderiyorum fakat izin vermiyor sanal kulak yazacaksan serbest fısıldamak yasak ellerimi uzatıyorum fakat yasak diyor ekran editörü geçirmiyor emoji gönderebilirsin ancak öpücük olarak çaresiz fısıldıyorum yazmalarla parmak izimi gönderiyorum zarflarla emoji değildir gülüm öpücükler yükledim kuş kanadına

ÖLÜM SONRASI BUNALTILAR - AYTEN

Resim
Yaşasın bitti. Bitti. Bitti. Ayten'imin kitabı basıma hazır. 'ÖLÜM SONRASI BUNALTILAR - AYTEN VE KATİLİMDİR KELİMELER' Yarın göndereceğim İzan Yayıncılık-sevgili Ahmet İzan'a. Ne zor işmiş editoryallık. Ayten için zaten yazılmış olanların tanzimi, seçimi; yaklaşık 1700 kitap sayfasından 300 civarına indirgedim nihayet. Canım çıktı. Yarasalarla arkadaş oldum uzun süredir. Uykuya hasret kaldım. Klavyeden nefret ettim. Bilgisayar ekranından nefret ettim. Gözlerim davul gibi. Ama bitti. Bir süre sonra bir diğerine. Sevgiyle...

İLKNUR U. AKIN - EYLÜL

Resim
Sevgili İlknur U. Akın'ın bir şiirini daha paylaşıyorum. Çünkü, öncelikle kadın şair olması, şiirlerindeki samimiyet yüklü anlam ve duygu derinliği beni fazlasıyla etkilemekte. Yeni kitabını da heyecanla bekliyorum. Sevgiyle.  

SEN BENİM İÇİMDEYSEN - ŞİİR

sen benim içimdeysen ele geçirmişsen benliğimi ben sen olmuşsam artık gemi denizlere açıldı yavrum terkedemezsin sen kendini

MADEM Kİ YOKSUN - ŞİİR

saat 5.30 sabah oluyor gün bitiyor karanlıklar dağılıyor kalbim boşalıyor tersine dönüp yatma vaktidir artık yeni bir karanlığa uyanırız yeniden doldururuz kalbimizi kara kalemlerle çıkarız yine meydane madem ki yoksun Ahmet Kaya'yı da takıp kulaklarımıza yarasalarla yarışırız tenhada iyi geceler (Anlık)

KARDELEN - ŞİİR

sana gel demeyeceğim susmak ölümümdür Kardelen ne sen ateş topusun ne ben Prometeus gitme gitme Kardelen sana gel demeyeceğim üşürsen adımı fısılda karanlıklarda bir stradivarius olup inleyeceğim gitme Kardelen gitme sana gel demeyeceğim sevmek savaşımdır Kardelen katil bir bıçak gibi suskun ve asi yangının ortasında bekleyeceğim sana gel demeyeceğim Kardelen Roma'da gladyatördü benim atalarım bense dilsiz bir tutsak ülkemde yani ne ben Spartaküs'üm ne sen Astarte ülkem de tutsak Kardelen ülkem de sana gel demeyeceğim çarmıhlar bizim için Kardelen korkarsan isteme yüreğimi asla asla demeyeceğim sana gel demeyeceğim ama gel susmak ölümümdür Kardelen n'olur gel

SEN IŞIK OLDUĞUN İÇİN DEĞİL

Bir de bakmışız ki, bir ışık çakmış gözlerimizin önünde. Yürüsek o ışığa doğru... Koşsak duraksamadan... Ulaşamadan biz... Söner mi... Hep olduğu gibi... Hep oldiğu gibi... Hep olduğu gibi... Sen ışık olduğun için değil. Işık aşk olduğu için.

ŞİİRLERİMDEKİ KADIN - ŞİİR

gecenin karanlık aydınlığında rakı içmek istiyorum bir stradivarius inlerken kadeh kaldırmak mehtaba aksi denizde yüzerken şiirlerimdeki kadın karşımda

KÖPÜK

Resim
 

İLKNUR U. AKIN - BORÇLU ÖLÜYORUZ AŞKA

Resim
Bir kadının iç dünyasına girebilme gayreti içinde olmak, duygularına erişebilmeye, onu anlayabilmeye çalışmak, onun şiirlerindeki hüznü, acıyı, ayrılığı aşkı ve aşka sadakatini görebilmek, sanırım bir erkeğin insan olarak erişebileceği en üst noktadır. Ben de senin yanındayım sevgili İlknur. Şiirlerin her zaman yanımda olacak; ben şiirlerinin yanında. Şevkle, coşkuyla, heyecanla, isteyerek, sevgiyle, aşkla paylaşıyorum. Varol. Kalemin hiç vazgeçmesin.