MASKE MACERALARIM - 15 - MİZAH - YAZI
Dostlarım,
Benden komik bir yazı yazmamı beklersiniz.
Aslına bakarsanız hayat baştan sona komedi değil mi.
Traji komik komedi çoğu zaman.
Çünkü trajisi olmayan komik gülümsetir, kahkaha attırır, rahatlatır geçici de olsa, küçük bir mutluluk katar insana.
İnsanoğlunun temel ihtiyaçlarındandır yani.
Ama bonfile ve pirzolanın yerini tutar mı bilmem.
Bunlara ulaşamayan milyonlarca insan var bu ülkede.
Bu açığı gülmek kapatır mı gerçekten?
Bazı göya bilim adamları gülmenin bu eksikleri kapattığını iddia etmiyor değiller; pirzola menülü yemek masalarından verdikleri demeçlerle.
Ama ben maalesef komik değilim ki bu sıralar.
Bütün fareler terketmişken gemiyi, halâ debelenmenin anlamı var mıdır; batmasın diye gemi?
Gelelim konumuza.
Sayfada gördüğünüz bu fotoğraftaki ne ki?
Anlamlandırabildiniz mi?
Bir şifre olabilir mi örneğin?
Bir parola?
Sağlık Bakanlığı'ndan telefonuma gönderilmiş maske kodu?
27 Mayıs'ın ünlü parolasını, yaşı elverip de hatırlayanlarınız varsa, ya da merak nedeniyle inceleyenleriniz, bileceklerdir?
'K.555.'
'Kızılay'da, 5. ayın, 5. günü, saat 5'te...''
Ve bu parolayla buluştular özellikle gençler 1960 yılının, Mayıs ayının, saat beşinde, Kızılay'da.
Ama saldırı geldi ardından.
Düşenler de oldu.
Bizimki de 3H12
Ne olabilir?
'3 gün içinde, havale ile, 12 maske gönderilecek.'
Olabilir mi?
Değil.
Siyasi bir anlamı olabilir mi peki?
'3. ayın, 12'sinde, 12 Mart faşist darbesine karşı,Hürriyet Mitinginde...''
Iıh değil.
Neyse.
Daha sonra ne olduğunu açıklarız.
Bu fotğrafın tamamen benim salozluğumdan belki, ama yanlışlıkla paylaşıldığı kesin.
'Benim hikâyelerim'de paylaşıldı.
Evet,tamamen yanlışlıkla.
Sanırım bir başka resim paylaşmak için debelenirken oluştu bu hata.
Önceleri fark etmedim
Sonra baktım ki, bir yığın beğeni almış.
100 civarında.
'Ula nedir ki bu?' diye düşünüp durdum uzun bir süre merak ve şaşkınlıkla.
Sonra buldum.
Ve kaldırmadım beğeni atanlara saygısızlık olarak addedilir diye.
Şimdi artık indirebilirim raftan bu itriraftan sonra.
Yalnızca 2 yazım çok sayıda beğeni aldı bugüne kadar.
Bir kaç platformda 1000 civarında.
Hem de oldukça uzun ve ciddi yazılardı.
Hayretler içinde bırakmıştı yazılara olan bu ilgi beni.
Her ikisi de Ayten'imle ve bazı ilkokuldan dostlarımla birlikte yaptığımız ve en sonuncu üç günlük Kars gezisi sonrasında yazılmışlardı.
Kars'ın muhteşem tarihi panoramasını ve muhteşem Malakan'larını anlatıyordu.
Öylesine etkilenmiştim ki Kars'ın bu güzelliklerinden, üşenmemiş, bir gezgin gibi oturup yazmıştım.
Diğer paylaşımlarımın en babası ise yukarıda gördüğünüz ne idüğü belirsiz bu fotoğraf.
Bir de Ayten'ime yazdığım şiirler hayli ilgi gördü.
Onun dışında, bu seviyeye ulaşan bir-iki şiir-yazı yok değil.
Ama genelde en fazla 50-60, 30-40 ya da 20-30 beğeni ile sınırlı kaldılar.
Bunca cengâver yetmez mi?
Yeter elbette.
Sadece 10 kişi bile değiştirebilir dünyayı.
1 kişi bile...
Şimdi gelelim fotoğrafın anlattıklarına.
Aranızda bu fotoğrafa beğeni atanlar varsa bağışlasınlar beni.
Niyetim kimseyi rencide etmek değildir.
Ben de bazen hiç anlam veremediğim pek çok paylaşıma, ya bazen paylaşanlara olan saygımdan ya da tahayyülümde oluşturduğum anlamdan ötürü beğeni atmaktayım.
Paylaşımı benim anlamlandırdığım şekliyle paylaşmamış olsalar bile paylaşımcılar.
Olsun...
Dünya mı batıyor, virüs mü bulaşıyor ellerinize?
Sadece belki, mutluluğuna vesile oluyor paylaşanların.
İstediğimiz de bu değil mi zaten?
Neyse çok uzatmadan açıklayayım.
Park ettiğim arabayı, kolay bulmam için ve maalesef bu tür bilgilere hafızamda yeterli yer olmadığından, bir AVM'nin otoparkında arabanın park yerini gösterir duvar panosu.
Fotoğrafını çekmişim ki aranıp durmayayım katlarda.
Sarı katta, 3 H 12'ye parketmişim arabayı.
Komik değil mi?
Traji komik.
Anlamsız resimlerle (yanlış anlamayın, her üretilenin en az üreten nezdinde bir değeri ve anlamı mutlaka vardır) kendini ifade eden bir ressamın baş yapıtı sanki.
Tablonun üzerindekii ve milyon dolarlara alıcı bulan, çürümeye başlamış muz misali.
Hah işte bunun herhangi bir anlamı olduğunu hiç sanmıyorum.
Ne felsefi açıdan, ne de meterolojik açıdan.
Ha bu arada, maskelerim gelmedi halâ.
Milletin evine ekmek girmez oldu şu günlerde, maske de neymiş?
Sevgiyle...
28.04.2020
Yorumlar
Yorum Gönder