N'OLUR BENİ BIRAKMA -ARKADAŞ-YOLDAŞ - YAZI


(Panait Istrati'ninkine benzer mi bilmem. Gerçi benimkisi gerçek.)
Ta ortaokul yıllarından itibaren paylaşmışız.
İçeriği tıklım-tıkıştır paylaşımlarımızın.
Hayatın her alanında.
Keyifleri paylaşmışız, hüzünleri paylaşmışız, politikayı paylaşmışız, kavgaları...
Kimi hayatlarımızı kurtarmışız, kimi kırılmışız birbirimize, kimi küsmüşüz.
Kolarıma düşmüş kaç kere epilepsi nedeniyle, kaç kere tam düşerken atlamışım altına, başını vurmasın diye yere.
Kimi yıllarca görüşmemişiz.
Evleri hemen bin kişilik, 10 katlı bir kız yurdunun yanındadır.
3-4 metre en fazla.
Lise-üniversite çağlarımızda Ruhi Su dinlemişiz sabahlara kadar, klasikleri dinlemişiz; Carl Orff, Beethoven, Vivaldi…
Yurdun kızlarına dinletmişiz bangır bangır.
Klasik dinlemeye Oğuz alıştırmıştır beni çocuk denebileceğimiz yaşlarda.
Yazışmışız bütün odalardaki kızlarla, parmaklarımızla büyük büyük harflerle yazarak kelimeleri havaya.
Bir oda hariç hemen bütün odalarla.
Sırf bu nedenle MİT'çe sorgulanmışız.
'Şifreleme yöntemiyle' ilişki kurduğumuz iddia edilmiş kızlarla.
Örgütlemişiz kızları, eğitim çalışmalarına almışız, devrimci saflara kazanmışız.
Demiştim ki, bir oda var ki hiç yazmamıştır bize.
İki kız kalmaktadır o odada.
Israrla ve inatla üstüne gitmişiz o odanın
Ve başarmışız yazdırmayı; sonrasında tanışmayı.
İki kızı da katmayı başarmışız harekete.
O iki kızdan biriyle o evlenmiş.
Diğeriyle ben evlenmişim.
Biri Handan, diğeri Nilgün.
Mücadelerle geçmiş ömrümüz.
Gözaltılar, dayaklar...
Yakınmamışız.
'Daha ne yapabiliriz' diye kafa yormuşuz hep.
Çıkmışız gecelerin karanlıklarında.
Boya kovaları, fırçalar...
MHP Genel Merkez duvarlarına bile yazmışız.
'Bütün Halklar Kardeştir.'
'Yunanistan ve Türkiye halkları kardeştir.'
Neler paylaşmamışız ki ah neler
Demiştim ya, çok da küskün kalmışız.
Aktif siyaset dışı kaldığımız bir dönem ve küs değilsek eğer, her 15 günde bir buluşurduk.
Bu buluşmaları onun o zamanki doktor sevgilisi bile anlayamaz, anlamlandıramazdı.
Bir gün beni bir kenara çekmiş. 'Ne yapıyorsunuz 15 günde bir geceleri Oğuz'la?' diye sormuştu; eşcinsel olduğumuzu ima ederek.
Pervasız kadındı vesselam.
Nerden bilecek arkadaşlığı-yoldaşlığı?
Anlayamazdı ki anlatsam.
Biz 15’te bir Cumartesi günleri akşamüstü buluşur, 6-8-10-12 matineleri olmak üzere tam dört filme giderdik, hepsi de birbirinden muhteşem…
Sonra gecenin 2'si-3’ü gibi Kadıköy'e gider 8-10 yarım ekmek köfte-sucuk alırdık sokak köftecilerinden.
Ve eve gelir sabaha kadar uyumadan çay demler içerdik.
Şahane müzikler dinlerdik, şahane fimler izlerdik.
Biz hiç konuşmadan geçirirdik geceyi.
Ve yaş gelmiş ellilere.
Arkadaşım-yoldaşım ağır bir hastalık sonrasında hafızasını yitirmiş.
Yine bir küslük nedeniyle tam beş yıldır görmemişken onu, bir ortak yoldaşımız haber vermiş ki, hastanededir.
Endişeyle giderim hastaneye.
Beni görünce zıplarcasına kalkar yatağından, koşarak gelir yanıma, önümde diz çöker, sıkıca tutar ellerimi.
'N'oldu bana Kudret? N'olur beni bırakma Kudret.'
Defalarca defalarca tekrarlar.
'İnan seni bırakmayacağım dostum.'
Doktoru bile şaşkınlık içerisindedir.
Ne akrabalarını, ne ablasını, ne sevgilisini, hiç ama hiç kimseyi tanımamakta, tuvalet kapısının nerede olduğunu bile anında unutmaktadır.
O aşkla bağlı olduğu müzik bile ölmüştür hayatında.
Ve bir kaç günlük ziyaretten sonra ve maalesef her ziyarette elimi sıkıca tutup ‘N’olur beni bırakma Kudret’ diye yalvarırcasına tekrarlar, lâkin onu 1-2 gece eve götürmeme doktorları izin vermezdi.
Sonra kendisi de ölür.
Cenazesine gitmedim.
Bedenini yolculamak istemedim toprağa.
'Seni bırakmam dostum, seni unutamam endişelenme. Hep kalbimde olacaksın.'
Yoldaşım-arkadaşım OĞUZ

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KANDIRA'LI BİR ÇİNGEN - MUSTAFA KANDIRALI - YAZI

MİLİTARİZM, ASKERİ DARBELER, DEVRİMLER - YAZI - SİYASİ

MOMMY MOMMY - YAZI

DAHA 13 KERE İNTİHAR EDEBİLİRSİN - YAZI

> BABAYIM BEN - ŞİİR

BİR YALAN TAKTİK - İYİ POLİS - YAZI - POLİTİK

HAY BEN BÖYLE TOPLUMUN - KISA YAZI