MASKE MACERALARIM - 3709 - 23.04.2020 - MİZAH - YAZI

Erken kalktım bu sabah.
"Şu 'Maske Maceralarım'ı yazayım da kurtulayım" dedim.
Kolay değil.
Hayranlarım çok baskı yapıyor.
Yaz, yaz, yaz... 'Sürekli tezahürat.'
Neyse...
Çok bunaldım.
Dışarı atmam lâzım kendimi biraz.
Açık havada oksijen solumalıyım.
Sokağa çıkma yasağı var ya biraz tedirginim.
Ama sokaklar bomboş.
Virüs kapma ihtimalim hiç yok yani.
Köpüğü de alıp yanıma, pijamalarla iniyorum aşağıya.
Apartman köşelerinde gizlenerek ve biraz da sürünerek caddede yol alıyorum.
Görevli midir bilmem ama, ara ara arabalar geçiyor.
Aha!
Bir polis arabası göründü uzaktan.
Yandık.
Gizlenebilecek hiç bir yer yok.
Heykel pozisyonu alsam...
Köpük işi bozar, yutmazlar.
Ya da erkek köpek gibi işeme pozisyonu alayım en iyisi.
Bir ayağım havada, başım aşağıda, gerim gözükür sadece.
Dikkat çekmez, görünen bölgeye özel bir ilgileri yoksa.
Köpek zannedip geçerler, ya da sokak delisi...
Köşe bir yerde pozisyonumu alıyorum.
Yutmadılar.
Siren çalarak yaklaştılar.
‘Ne yapıyorsun sen orada?’ diye bağırdı memurlardan biri.
‘Görmüyor musunuz sıkıştım’ dedim.
-Evinde helâ yok mu?
-Var da taşma yapıyor. Tesisatçı çağırdım ama, gelmedi. Hem köpeği de gezdirmem gerekiyordu.
-Sen mi köpeği gezdiriyorsun, köpek mi seni?
Vay!
Ne cevap verilir şimdi bu soruya?
-Sokağa çıkma yasağından haberin yok mu senin?
-Var. Var da, çocuklara mahçup olmamak için can havliyle indim aşağıya. Hacet giderip, su döküp dönecektim. Hem ben saygılı bir insanım yasalara. Yasak sokağa çıkmak için, caddeye değil ki.
Ses yok.
Devam ediyorum:
'Burası da cadde zaten. Sarıyer’in en bilindik caddesi. Sorun bak herkes öyle diyecek.'
“Çok mu zekisin sen?” diye soruyor genç olanı.
Ohhh...
Nihayet birisi sordu.
Nihayet bunu anlayan birisi oldu.
“Yooo değilim ama, IQ testim 132 diyorum,” biraz mütevazi, biraz gururla.
“Heee” diyor” 100’ünü evde unutmuşsun herhalde.”
Yuh!
Talihsizliğe bak.
Belli ki, adamın IQ'su 152.
-Mükafatlandıralım o halde seni. Bir makbuz yazayım da devlet kapısına git ve al hediyeni. Ve derhal evine. Hemen. Yoksa gözaltına alırız.
“Zaten caddedeki kameralar devamlı gözlüyor, buna ne gerek var, boşuna zahmet etmeyin” diyorum.
“Kaldı ki, bir de maskesiz inmişsin. Ondan da ceza yiyeceksin.”
Ne tuhaf!
İnsan işerken de maske mi takacak?
“Devletimize feda olsun” diyorum. “Lafı mı olur? Endişelenmeyin, rahat olun, alışkınım ben.”
Bunca makbuzu ne yapacağım?
Ödenemeyecekleri için muhafaza edeceğim mecburen.
“Ve doğru eve” diye tekrar uyarıyor memur sert bir tonla.
Eve dönüyorum.
Ama bu kez, mecburen hayli rahatlamış olarak.
‘Maske makbuzları’ klasörüme koyuyorum en taze makbuzumu da.
Yaşasın kimsenin aklına bile gelmeyecek bir koleksiyon sahibi oluyorum giderek.
Değişik bir koleksiyon olacak.
Değişik karakterler tarafından yazılmış, değişik tarihli, değişik makbuzlar…
Tarihe bir kayıt olur kötü mü?
Belki para bile eder günün birinde.
Belki devlete satar, böylece mahsup ederim devlete olan bütün ceza borçlarımı.
Tanrım, n'olur devlete borçluyken alma yanına beni.
N'olur Tanrım!
Sen sabredensin.
Yani bize öyle öğretilmişti Din Kültürü derslerinde.
Biraz sabret.
N'olur!
Rıcalarımı kabul et.
Amin!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KANDIRA'LI BİR ÇİNGEN - MUSTAFA KANDIRALI - YAZI

MİLİTARİZM, ASKERİ DARBELER, DEVRİMLER - YAZI - SİYASİ

MOMMY MOMMY - YAZI

> BABAYIM BEN - ŞİİR

DAHA 13 KERE İNTİHAR EDEBİLİRSİN - YAZI

HAY BEN BÖYLE TOPLUMUN - KISA YAZI

BİR YALAN TAKTİK - İYİ POLİS - YAZI - POLİTİK