BİR 'DELİNİN' HASRETLİĞİ - YAZI
Adam 'mahellenin delisi' dediklerinden.
Ben böyle tanımlamak istemezdim ama, alışılagelmiş bir söylem olduğu için kullanıyorum.
Kimbilir belki bir şizofren.
Sürekli buralarda koşar adımlarla yürüyor, aynı yerlerde dolaşıyor.
Oturduğunu hiç göremezsiniz.
Ayakları yaz-kış çıplak.
Ve kirden simsiyah.
Üstü-başı yırtık-pırtık..
Çok zararsız, kendi halinde.
Ancak çok önemli bir özelliği var ki; sürekli koltuk altında günlük gazete taşıyor.
Gün bitiminde gazeteyi kanalizasyon mazgalına atıyor.
Ertesi gün başka günlük gazete...
Hep düşünmüşümdür, 'acaba gazeteyi okuyor mu?' diye.
Şimdi okumasa bile, geçmişte çok okuduğu belli.
Bazen de elinde bir kağıt kalem, bir şeyler yazıyor, ya da yazmaya çabalıyor.
Nerede barınır, karnını nasıl doyurur, bilmiyorum.
Sarıyer'de tanımayan yok kendisini; ancak biriyle konuştuğuna hiç tanık olmadım.
Şimdi sizlere, bugün Köpük'ü gezdirirken tanık olduğum ve şok olduğum bir davranışını aktaracağım.
Belli ki kitap olacak bir süreç yatıyor geçmişinde.
Belki acılar...
Onu 'delirten' katlanılamaz acılar...
Söylediklerinden anında pek çok kurgu yaptım kafamda.
Pek çok şey şey yazabilirdim.
Ama bu ona saygısızlık olacaktı.
O nedenle, aynen aktarıyorum, bir çöp konteynırının yanıbaşında, nutuk çeker nidalarla, uzaklara odaklanmış olarak, bağıra bağıra ve takrar tekrar söylediklerini.
Kararı siz verin.
Sevgiyle...
"NE ZAMAN GELİRSEN GEL
SEN BENİM ESKİ DEĞİL
ESKİMEYEN DOSTUMSUN"
27.10.2019
Yorumlar
Yorum Gönder