NURCAN UÇAR KİTAP DEĞERLENDİRME - YAZI
Bir değerli dostumun, Nurcan Uçar'ın kitabım (Zindanda.... Ve olüme bu kadar yakınken... DOĞUM) hakkindaki eleştirileri-düşünceleri.
Paylaşıyorum.
Kitabını imzalarken yerden yere vurursun artık diyen sevgili Kudret; kitabı okuduktan sonra seni yerden göğe vuruyorum. Kitap çıkarman için ısrarım bundandı zaten.
Bir kitap bu kadar mı içine çeker insanı? Ve yaşayanla yaşatır. ( Övgüde bulunmuyorum, bulunmam bilirsin.) Yaşadıklarını ben de okurken yaşadım. İşte dilin ve anlatımın önemi ve gücü burada. Okuyucutu kitabın içine çekmek ve ona da yaşatmak her şeyi.
Konuşma(söyleşi) tadında, sorularla yargıya götürürken " ben olsaydım ne yapardım?" dedirten bir dil.
Kendinizi sayfalar arasında bulup yaşamaya başlıyorsunuz.
Dayak da yedim, işkence de gördüm, küfür de ettim. Kinlendim, öfkelendim, hırslandım. Bazen Kudret oldum, bazen Kara, bazen de Memet. Vücudum titredi, kasıldım, çoğu yerde çaresiz kaldım, heyecanlandım; maydanozu ve yeşili bir daha sevdim.
Ama insan olmanın, insanlığın önemini yeniden yeniden keşfettim. Gerçek insan olduğunuzda çok ağır bedeller ödeyebileceğinizi Memet' le öğrendim.
Büyük bir acı, büyük işkenceler şiirle anlatılır mı?
Anlatmış sevgili Kudret. Satırlar şiir tadında su gibi akıyor. (Duru, yalın, sade bir Türkçe.) Ama keşke aşkı anlatıyor olsaydı oysa düşünce suçlularına reva görülenleri anlatıyordu. Okurken kanım yine dondu. Daha önce de okumuştum bunları ve artık okumamaya kararlıydım.
Bunlar yaşanmamalıydı, insanlar düşünceleri nedeniyle suçlanmamalı, işkence görmemeli ve tutuklanmamalıydı. Özgürce tartışabilmelilerdi.
Kitaptan alıntılarla devam ediyorum.
"DAL'a götürülecek ve insanlıktan çıkmış bir güruhun insafına terk edilecektim. Ama deneyimlerimden biliyordum ki insaf sözcüğü onların lügatında yoktu. Delil yaratabilmek için kafataslarımızı bile açıp beyinlerimizi tutanağa geçirebilirlerdi." diyor sevgiliş Kudret. Gel de sorgulama; insan insana nasıl bu kadar kötü davranabilir? Bu nasıl bir kin ve nefrettir? Bunu yapanlar gerçekten insan mıdır? Yoksa insan görüntüsünde varlıklar mı? Yok yok insan olamazlar! İnsan insana bu kadar kötü davranamaz, diye sorgulatıyor bir taraftan da...
Okurken gerilen vücudum, ablasıyla karşılaştığı ve babasının ölümünü öğrenmesiyle infilak etti. Gözyaşlarımı tutamıyordum, kendiliğinden akıyordu; sessizce ve sel gibi.
" Ablama umutla soruyorum babamın son sözlerini: Oğluma söyleyin, onunla gurur duyuyorum, dediğini söylüyor. Satırlarıyla vücudum iyice sarsılıyor, katılıyor ve hıçkırmaya başlıyorum. Acısına bizleri de ortak ediyor ve kendisiyle birlikte yaşatıyor.( Anlatımın gücü)
Düşünmek, hele aykırı düşünmek en sevdiğim şey. Neden suç oluyor? Olmamalı.
Ve soruyorum bütün bu acılara değer miydi sevgili Kudret? Eminim yanıtın içten bir EVET olacak. Bence de EVET! Aykırı düşünceler olmalı ve düşüncelerinden dolayı insanlar acılar yaşamamalı. Anlatım öylesine güçlü ki ister istemez yargılamaya götürüyor okuyucuyu da.
İçim katılıyor, okumakta zorlanıyorum. İlhan Erdost'u anlattığı bölüm beni bir daha sarsıyor. Eşi, en yakın arkadaşımın kardeşiydi. Büyüğü 3-4 yaşlarında, küçüğü daha 6 aylık iki kız çocuğu ve gencecik bir kadın kalmıştı geride düşünce suçu yüzünden. Suçu da Sol Yayınlarının sahibi olmasıydı.
19 yılı içeride geçmiş Kara' nın özgürlüğe adım atışını, korkularını, heyecanını harika bir dille anlatmış sevgili arkadaşım. Kara' yla birlikte yaşıyorsunuz onları da.
Benzetmeler çok yalın ve sıradan ama çok anlamlı bir o kadar da güzel: "Bir insanın duygularındaki böylesine ani değişimler... Tıpkı dalgalarla boğuşan boş bir sandal gibi."
Yine harika bir ifade: "Dışarıda onu bekleyen kimseciği kalmadığından olacak mahpushaneyi evi gibi benimsemiş, düşlerini o daracık kutunun dışına taşırmaya bir türlü cesaret edememişti."
Yine harika bir içses yansıması: "Sevgi... Sevgi ha! Lanet olsun! Sevgi mi bırakıyor hayat? Zaman ezip geçiyor her şeyi. Ama bak benimki ölmedi işte. Zamana yenilmedi yüreğim. Demek ki oluyormuş."
Doğa özlemi ve uzun yıllar tutuklu kalanların özgürlük korkuları da muhteşem bir dille anlatılmış.
Aslında iki saatte bitireceğim bir kitaptı ama yüreğim o kadar darlandı ki öylesine içine alıp yaşattı ki merakım tavan yaparken okumayı bırakıp derin derin nefes almak zorunda kaldım.
Yolun açık olsun sevgili dostum. Her şey çok güzel. Kalemine ve yüreğine sağlık.
Kitabının eleştirisini yaptım. Beğenmediğin yerleri çıkarabilirsin. Sitelerde paylaşacağım. Beni perişan ettin. Bunları nasıl yaşadın? Nasıl dayandın. İşte ondan kızıyordum sana.
Mükemmel bir kalemin var. Tekrar tekrar kutluyorum seni. Sevgiler...
Yorumlar
Yorum Gönder