ÖNSÖZ - ÖNSÖZ

Bir 'önsöz' buldum sararmış kağıtların arasında.
Niçin kaleme alınmıştır, neyin önsözüdür hatırlamam, bilmem.
Ama zaman zaman sizlerle paylaşacağım sararmış hikâyelere de 'önsöz' olsun istedim.
Kimbilir, sonsöz'ü söylemek istemediğimdendir belki.
ÖNSÖZ
"Çok yalnızım" demiş adam.
Gözleri dolu doluymuş.
Videoya uzanmış, ithal-porno kaseti koymuş ve ağzı kulaklarında, gömülmüş metresinin memelerine.
Çocuk ağlarmış o sıra, kimbilir nerelerde?
"Hani ya annem, hani ya babam?"
"Yok be çocuk, öldüler... Aha şu yıkıntının altında" diyemezmiş hiç kimse.
"Çok yalnızım" demiş kadın.
Gözleri yıldız yıldızmış.
Ve uzanmış penisine adamın, ucundaki zümrüt halkayı kapıvermiş dudaklarıyla.
"Hoşçakal hayat" demiş delikanlılar.
Bir dünya dolusu kalabalıklarmış yüreklerinde.
Tam alınçatılarına yemişler kurşunu.
Oracığa yığılmışlar.
Çıldırırmış o delikanlılardan birisi için kadın.
Mümkünü yok, onsuz yaşayamazmış. Ötekiyle birlikteyken bile, onu içinde düşler, ihtirasla doyuma ulaşırmış; ayırmaksızın alaz alaz yanan gözlerini o zümrüt halkadan.
Bir garip durum işte...
Ozana inansak -hani demiş ya: "Yaş otuzbeş, yolun yarısı..."- daha yıllar var yetmişimize.
Oysa yeter!
Yeter gayrı, otuzlarımızda yaşadığımız bu pislik.
Nice sevinçler yaşamışız, nice acılar...
Görkemli kalabalıklar kucaklamış sevinçlerimizi; acılarımızı paylaşacak 'insan' bulamamışız.
Biz ki tek bir elmayı dilimlemişiz açlığımızda; ya tokluğumuzda? Mülkü, parayı paylaşamamışız. Gün olmuş, o bir dilim elmaya doyan karınlarımız, doymaz olmuş bin dilim elmaya.
Saldırmışız...
Kapışmışız elmalarını çocuklarımızın.
İştahlanmışız...
Ve bir hüzün çöreklenmiş kimi viran yüreklerimizde.
Bir hüzün ki, neyi, kimle paylaşacağız şaşırmışız.
O koskoca hançeriyle sırtımızda, fındık kabuğunu doldurmayan sevgileri mi yoksa?
'Sevda' demişiz, 'aşk' demişiz taa yüreklerimizden.
Acılar kuşatmış oysa, hasretler dağlamış.
Böylece ürker olmuş gözlerimiz, kaçar olmuş.
Gömülmuşüz ki bütün bütün yalnızlığımıza, iyice paniklemişiz.
Ama, gene gene uzatmaktan geri durmamışız elmamızı, 'kimdir, nedir' demeden.
Onu paylaştık mı , 'yalnızlığımızı da paylaşırız' sanmışız.
Ve kimi albenisine kapılıp bir çift kara gözün, peşisıra sürüklenip gitmişiz.
Böylece yitirivermişiz elmamızı da...
Kalakalmışız öylece mahsun; tek bir canca, bir iskelet gibi tıpkı.
Ama küçücük bir ışık aramaktan yorulmamış gözbebeklerimiz.
O en zifiri karanlıklarda hiç küçülmemiş.
Nice öyküler başlatmış, nice öyküler bitirmişiz; bir türlü anlayamadığımız.
O küçük, o küçücük ışık uğruna.
Zaman içinde, bir kaçını aktarırız belki.
Geçen yıl raylaşılmış
14 Mart 1985

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KANDIRA'LI BİR ÇİNGEN - MUSTAFA KANDIRALI - YAZI

MİLİTARİZM, ASKERİ DARBELER, DEVRİMLER - YAZI - SİYASİ

MOMMY MOMMY - YAZI

> BABAYIM BEN - ŞİİR

DAHA 13 KERE İNTİHAR EDEBİLİRSİN - YAZI

HAY BEN BÖYLE TOPLUMUN - KISA YAZI

BİR YALAN TAKTİK - İYİ POLİS - YAZI - POLİTİK