Birileri bana 'edebiyatçı yaftası' yapıştırmış. Tek gün olsun düşünmedim. Değilim. Edebiyattan anlamam. Ben şiirler yazarım gönlümce. Hikâyeler yazarım, yazılar yazarım. Ve yararlı olanı, ama seçerek okurum. Edebiyatçıymış, edebiyatmış, değilmiş bakmam. Oysa edebiyatçı, hayatının merkezine sanat olarak edebiyatı koyan kişi değil midir?. Benimse böyle bir derdim yok. Edebiyatın ne ettiğini umursamam. Yaşadıklarımı, yaşananları, düşüncelerimi, duygularımı... Yazarım. Ve fakat yazdıklarımı, edebi akımlara, ekollere, katagorilere sığınmadan, üslûbu, imlâ ve yazım kurallarını kendimce yorumlayarak, harflerin, kelimelerin kökenlerine inmeden, Arapça, Türkçe, Farsça, İngilizce hangi harf ve kelime anlamı en iyi ifade edebiliyorsa onları tercih ederek, zerre edebi kaygılara kapılmadan ve çoğu kez anlık ve akışında, çoğu kez yazıp bir daha okumadan ve hatta unutarak, kimin alıp, hangi adla kullanacağına aldırmadan, parasal karşılığı var mıdır, yok mudur ilgilenmeden ve çoğu zaman imzası...