İNSAN HAKLARI BÖYLE SAVUNULMAZ - YAZI
Harun Çakmak dostum, Vedat Aydın'la ilgili bir yazı yazmış.
Ülkemizdeki binlerce acı sondan birisi onunki de...
Ama sanırım daha da acısı şu:
İHD Kongrelerinden birinde ana dilinde konuşma yapmak istiyor ve yapıyor da elbet. Ama Kongre divanı onu susturmak için elinden geleni ardına komuyor. Engellemeler, engellemeler.... Susturma çabaları.
İşte daha da acı olan bu.
Biliyor musunuz, yıllarca insan hakları mücadelesi verdim şu ülkede. Ama İHD üyeliğine bir türlü kabul edilmedim.
Hem de Ayşe Zarakolu'nun referansına rağmen...
İki kez resmi müracaatlarım geri çevrildi.
Sonra da, 'Siktiret oğlum, onlara muhtaç değilsin insan haklarını savunmak için' dedim kendi kendime.
Neymiş?
'Vatandaşlıktan çıkartılmışım da, bu durum İHD'yi de tehlikeye atarmış.'
Peki ama işiniz ne sizin kardeşim?
Mağduru, insan hakları ellerinden alınanları savunmak değil mi?
Keyfi olarak vatandaşlıktan atılan bir 'vatandaş', hem de yılllarını resmi olarak 'ölü-yok' geçirmeye mahkum edilmiş...
Bu bile konunuz değilse ne ki?
Nitekim bu mücadelemi tek başıma verdim ve başarıya ulaştırdım.
Amacınız nedir sizin, hiç aynaya baktınız mı?
Ana diliyle konuşma yapmak isteyen bir insanı desteklemek yerine engellemek mi?
Utanın...
Uzun zamandır söylerim: 'İnsan Hakları Dernekleri'nin başına avukat getirmeyeceksin.'
Getirirsen sistemin hukuk anlayışı ve kanunları dışında hareket etmeyi bilmiyorlar genelde.
Öyle eğitilmişler hukuk fakültelerinde.
'Bu yasa, bu uygulama insan haklarına aykırıdır, uygulanamaz' diyemiyorlar.
Üyesi olamadım ama, İHD'ye bağlı Vicdani Red Platformu'nun kuruluşunda önderlik ettim ve aktif olarak bulundum, çalışmalarında yer aldım.
Daha nicelerinde...
Ama onların her zaman hukuki bir savunmaları ve güvenceleri
vardı sisteme karşı.
'Üyemiz değil.'
Harun dostumun yazısı, daha önce hiç dillendirmediğim, bu berbat anlayışı hatırlattı bana.
Yorumlar
Yorum Gönder