BEN BİR ARABESK SOSYALİST MİYİM YOKSA? - 16.08.2019 - YAZI
Bir dostum aradı İzmir'den.
Bir kadim dostum.
Yoldaşım...
Nice kavgalara karıştığım, nice acılar paylaştığım...
Endişelerini dile getirdi; yazılarımdan edindiği gözlemleri.
"Giderek arabeskleşiyor musun?" dedi.
Ciddiye almışım ki, yansıtmışım burada.
Arabesk sözcüğü Fransızca'dan geçmiş dilimize.'
Avrupa'lılarca 'Arap tarzı' anlamına geliyor.
'Giderek arabeskleşmek nasıl bir şeydir?' diye düşünmeye başladım; yoldaşımın eleştirilerini
başımın üstüne alarak.
Araplaşmaya mı başladım acaba?
Kadim Arap kültürünün bir parçası mı olmaya başladım?
Filistin'lilerle Dayanışma Derneği'nde sorumluluk almıştım bir dönem.
Arap medeniyetinin ihtişamına vakıf olmuştum.
Ve Arap dilinin...
Ama bugünkü Arap yaşam biçimini benimsemedim hiç bir zaman.
Ve sanırım günümüzde Araplaşmak, gericileşmeyi temsil ediyor çağa karşı.
Üretmeden tüketmeyi...
Hazır kaynaklardan zenginlik yaratmayı...
'Bu olamaz' dedim kendi kendime.
'Bu olamaz.'
Ben, bildiğim kadarıyla çağdaş kültürün de üzerinde konuşlanmaktayım.
O halde bu değildi.
Bir mimarlık terimi olarak kullanılıyorsa arabesk, evet bir kaç yıl okudum
Mimarlık-Mühendislik Akademisi'nde.
Ancak derslere karışma olanağım olamadı maalesef.
50 kişilik gruplarla okula gider, zaman zaman bir arkadaşımızı kaybeder, bir eksilir, bir çoğunu da hastaneye götürürdük dönüşte.
Yani öğrenemedim bir türlü mimarlığı; arabesk mimariden etkilenebilecek kadar.
Sonrasında değiştirmek zorunda kaldım okulumu.
Bununla da bağlantım olamazdı.
"Arabesk, Türkiye'ye özgü, oryantal bir halk müziği türü.
Genellikle duygusal olan şarkı sözleri; umutsuz aşkları, günlük dertleri, umutsuzluğu ve başarısızlığı konu edinir.
Küçük bir kısmı ise enstrümantaldir."
"Bu tanıma göre arabesk olabilir miyim?" diye düşündüm.
İlk yıllarında Orhan Gencebay'ı, Kibariye'yi çok severdik ve dinlerdik sevgili Oğuz'la gizli gizli.. Korkardık devrimci-sosyalist felsefe ve kültürümüze halel getirecek diye.
Aslında devrimciler severlerdi arabeski, dinlerlerdi, ama bizim gibi gizlerlerdi genelde.
Çünkü arabesk çok kişisel, günlük ve duygusaldı.
Genelde konusu umutsuz aşklar, günlük sıkıntılar ve hayatın başarısızlıklarıydı.
Ve doğal olarak acılardı.
Peki biz farklı mıydık?
Aşklarımız umut taşımadı pek.
Hayallerimiz gelecekti, ama günlüktü stratejilerimiz.
Canlarını verdi binlerce canımız sosyalizmin nihai başarısı için, başaramadık.
Yani acıyla yoğrulmuştu bizim de hayatlarımız aslında.
Günlük bile değil, saatlikti acılarımız.
Bir miting düzenler, 34 canımızı yitirirdik paletlerin altında.
Yalnız önemli bir fark vardı arabeskle aramızda; arabesk kişiseldi, bizim acılarımız ise evrenseldi.
Aşklarımız topluma olan aşklarımızdı bizim.
Acılarımız toplumun, mücadelemizin acılarıydı. Çocukların hepsi gelecekti, bizim çocuklarımızdı.
Aşklar, sevdalar hep bizim içindi.
Ahmet Arif'in sevdaları kişisel değildi örneğin, Nazım'ın aşkları kişisel değildi.
Sanırım Ayten'im in vefatıyla, sevdalarımda kişiselleşme algıladı benim sevgili yoldaşım.
Bir sosyalist sevdalarını ve acılarını kişiselleştiremez, arabeskleştiremezdi.
Bu eleştirinin beni hayli sarstığını söylemeliyim.
Evet bir sosyalist hiç bir acının içinde boğulup kalamazdı.
Acılarını gizlerdi yüreğinde, yoluna devam ederdi.
Soru yalınlaşmıstı bu noktada:
Hangi yol ve yolumuz nerede?
Peki ben yolumdan ayrılmış mıydım?
Sosyalizmin bütün insanlara getireceği adalet ve eştlikten vazgeç miydim?
Hayır.
İlıklerimize işlemiş bir hayaldi bu bizim için.
Gerçeğe dönüşemedi ama, nice kavgalara karıştık bu yolda.
Vurur gibi yaptık aslında vurmadık çoğu zaman
Vurulduk belki...
Nice acılar yaşadık.
Yüzbinlere karıştık.
Meydanlara vurduk mührümüzü.
Şimdilerde ise sırtımıza vuruyorlar mühürlerini. Örgütsüzlük başa belâ.
Acılarla başa çikmak zorlaşıyor giderek.
Arabesk de sığınacak bir liman mı oluyor bizler için yoksa?
Hayır, görüntü öyle olsa bile, gerçek öyle değil.
Görüntüler aldatıcıdır çoğu zaman.
Kibariye'yi dinlemekten zevk alacağım halâ.
Ahmet Kaya da dinleyeceğim yaşlı gözlerimle.
'Bir teselli ver'le kederlenecegim.
Vivaldi de dinleyeceğim.
Blues'u çok seveceğim.
Neil Diamond ve Pink Floyd'dan vazgeçmiyeceğim.
Çav Bella hiç düşmeyecek dudaklarımdan. Enternasyonal'le coşacağım.
Ben bir 'arabesk' devrimciyim konjonktürel olarak.
Sosyalistim aynı zamanda.
Ancak arabeskliğim kişiselleştirmeden beni, toplayacağım kendimi.
Sağolasın yoldaşım, beni sarstığın için.
Yorumlar
Yorum Gönder