KUDRET KÖKSAL

Bıraktık artık fikir özgürlüğünü, fikrin örgütlenmesini, hukuğu, adaleti, eşitliği, ekonomiyi, rahat bırakin çocukları, kadınları ve hayvanları. Melunlar.

Ve çocuklar... Mazlum aile çocuklarının çektikleri yetmezmiş gibi, babadan eğitimcisine gucü her yetenden gördukleri şiddet. Melunlar...

VE NEDİR KARDEŞİM BU SOKAK KÖPEKLERİ VAHŞETİ? EMİR YÜKSEK YERDEN GELDİ. KATLİ VACİP OLDU DOSTLARIMIZIN. GEÇEN GÜN UYARMIŞTIM; 'KÖPEK TERÖRÜ BAŞLAYACAK' DİYE. BAŞLADI. MELUNLAR.

NEDİR KARDEŞİM BU KADINLARIN ÇEKTİĞİ YERYÜZÜNDE? ŞU AFKANİSTAN'A BAK. SİLAHLA DAĞITTILAR HAK TALEP EDEN KADINLARI. MELUNLAR...

bazen salıverirsin gönlünü nereye giderse oraya gitsin o ahmak ne der o budala nasıl küfreder o bilmemişin bilgici boşver düşünmeden umursamadan kısıtlamadan bloglamadan kanatlarını özgür insan olabilmek için belki ama maalesef kanatlanıp uçsan da özgür insan bile esirdir benim zindan topraklarımda

Yahu adamlar 45.000 kişiye istihdam yaratmışlar. Teşekkür edeceklerine soruşturma açıyorlar.

ALEV SİZDEN UZAKTA DİYE REHAVETE KAPILMAYIN. DUMAN ALEVDEN ÖNCE ULAŞIR VE BOĞAR.

Çeşitli ve sürekli eziyet ve zulüm yöntemleriyle köpekleri canavarlaştıran ve hedefi saptırıp 'Beyaz Türkler' vb. ayrımcılıkla bütün köpek severlere ve köpek dostlarımıza savaş açanlara karşı, ben de kara kuşlarımı salıyorum gökyüzüne. Zalimi gagalayın gördüğünüz yerde.

Yahu bunlar ne huzursuz insanlar. Toplumu da sürekli tedirgin ediyorlar huzursuzluklarıyla. Herkes düşman, herkes hain, herkes terörist... Kendileri dışındaki bütün insanları içeri tıkmadıkça huzur bulamayacaklar. Ama unuttukları çok önemli bir nokta var ki, herkes fani bu dünyada.

telefonumu değiştirmedim yıllardır aynı numara ne dinlemelere takılmıştı adresim aynı o baskınlara uğrayan senin de bildiğin gelmediğin halâ tembelim biliyor musun işimle meşguliyet zûl geliyor bana zihnimde sen varken sakallarım iyice uzadı bu arada kesmedim seviyorsun diye gözlerim desen hâlâ sulu değişmedi sevmelerim ise hiç eksilmedi hep aşığım senden sonra ama merak etme duruyor siyah şapkam o sevdiğin metal gözlük yalnız içli şarkılar dinlesem de şiirler okumuyorum artık geceleri sırtımı kapatıyorum inan ama ayaklarıma söz geçiremiyorum fakat resimlerini her daim öpüyorum gerçi zaman eskiyor ama ben eskimedim seviyorum hep koşarak çıkıyorum merdivenleri merak etme tutuyor elim ayağım seni beklemekle geçiyor günlerim genellikle arka odada bekliyorum konuştuklarımızı çocuklar duymasın diye neme lâzım ne tepki vereceklerini bilmem delirmiş bu adam diyebilirler ve ben doğrusu deli bir babaları olsun istemem Nil'i inceliyorum şu sıralar bitmiyor tükenmiyor aşklarıma benziyor Ha bi...

  Hiçbir köpek, bir tehdit olmadan ve durup dururken saldırmaz Tersine köpekler, sevgi dolu yumuşak söz ve davranışları çok iyi algılarlar, anlarlar ve o şekilde, teslimiyetle cevap verirler Köpekleri saldırgan olarak eğiten sahipleridir Canavar ruhlu bu insanları lânetliyorum.

  Şu haber programları ne çapsız, ne zavallı Ve şu Cem Küçük ve gibilerinden bir türlü vazgeçemiyorlar Dedikodu, yalan, tevzirat, bilim dışılık, seviyesizlik, üslupsuzluk.. Hak mı bu bize, hak mı?

güzel bir gülüş sahte olmasın güzel bir bakış yalan olmasın güzel bir dokunuş soğuk olmasın güzel bir söz yabancı olmasın güzel bir hediye kalbin olsun

dalgalar da durulur bir gün fırtınalar da acılar diner hasretler biter naaşım hayata döner şen kahkahalar sevinçler coşturur benliğimizi heyecanla dolar kalbimiz ölümler kıyısına savrulunca hayatın Nil yeniden kaynar yeniden akar yeniden çoğalır Akdeniz hayat yeniden yeniden ölesiye yaşamaya değer 24.12.2020

Noeliniz ve yeni yılınız kutlu olsun. Barış, kardeşlik ve mutluluk getirsin.

Sevgili Binnur Balan paylaşmış. Ah o ses!

Sadece çaresizlikte, sadece acıda, sadece yoksunlukta, sadece yalnızlıkta, sadece kötülükte mi gözleriniz yaşarıyor? Sokakta uyuyan bir köpeğin başını okşayan bir çocuğun şefkati, bir annemden, bir mendil alıp 100 TL veren ve üstünü almayan bir kadının merhameti, sokak ortasında 'Bana sarılır mısınız' diye pankart açan ve tanımadığı birine anlık mutluluklar yaşatan bir insanın sevgisi, hayatında ilk defa kendisine bir bot hediye edilen bir sokak garibanın sevinci, o gün sattığı simitlerden kazandığı parayla küçük kızına bebek alan babanın mutluluğu... Bunlar da yaşartıyor mu gözlerinizi? İnsansınız... Gelişimini, evrimini tamamlamış insan... Bütün güzellikler, hayatınız boyunca sarıp sarmalasın sizi.

Sokak köpeklerine yönelik bir terör operasyonu olacakmış gibi bir his var içimde. Aman dikkat. Garip dostlarımızın şiddet görmesine izin vermeyelim.

 

Taksim'de bir sokak arası çaycısında oturuyorum. Yanımdaki masada 2 delikanlı... Bir kadın sokaktan geçerken, masadaki gençlere bir soru yöneltiyor: 'Afederziniz buralarda bankamatik var mı acaba? Çocuk tarif ediyor. Kadın iki adım atmamıştı ki, çevredekilerin de duyabileceği bir sesle şunları söylüyor çocuk: 'Bankamatiğe ne gerek var yavrum. Ben senin arkana da, önüne de para öderim.' (Arka ve önü benim telaffuz edemeyeceğim şekilde söylüyor). Ben utandım, onlarda cıvık gülüşler. Bu kültürel erezyonun yanısıra, insanın ve insanlığının da erezyonu. Belânızı bulun pislikler.

Ve yine dilimizle ifade edemediklerimiz... İnandıramadıklarımız belki. Oysa yazılar bir tokat gibi. O nedenle belki... Konuşmuyor, yazıyorum. --------------------------------------------- git Kaf dağının ardı güzeldir Babil'in asma bahçeleri muhteşemdir Londra'nın sisli sokakları nereye istersen oraya git pervasız bahanelerin sırt çantanda cebinde sakil öfkelerin mundardır kinlerin farkında değildin koltuk altında iyilikle dolu kötülüklerin düşüncesizdi düşüncelerin ister bir küheylanın sırtında kanatlan ister ağzında bir aslanın acı içinde nasıl gidersen öyle git istersen kollarında bir ejderhanın ya da bir tren vagonunda yapayalnız kimsesiz kimliksiz ve renksiz resimlerini gömmeyi unutma sakın ve sakın arkana dönme dönersen dönek olacaksın dönenler çoktan döndüler çünkü sen dönmeyi bile başaramayacaksın hazımsız izahsız tarifsiz sevgisizlikleri de al git silahını sen seç bu düellonun bense silahsız geleceğim doldur tetiği çek ve git görmemek için ateşlemeni arkamı dönmüş olac...

bugün bir miskinlik üstümde bir üşengeçlik bir boşvermişlik bir vazgeçmişlik bir usanmışlık hiçbir şey yapasım yok yazasım yok okuyasım yok düşünesim yok sevesim yok özleyesim yok gülesim yok ağlayasım yok bugün bir bıkkınlık üstümde ölesim yok yaşayasım yok

"haydi Kudret vakit tamam" bekletme Abbas'ı kır kalemini sustur yılan kıskandıran dilini geçir duygularını kevgirden zıkkımla doldur beynini yap bütün bunları Kudret gör kim gülerse gülsün kahkahalarla kim ağlarsa ağlasın ardından kim hayıflanacaksa hayıflansın öcünü alamadığı yazmalardan çık sokaklara bir sokak çocuğu gibi yaşa sıkıyorsa yiyecek topla çöplerden gör kim sevinecektir içten kim aldırmayacaktır olanlara lânet yazılarının tümünü topla yak ısınsın sokak çocukları gör nihayet bir işe yaradıklarını bakalım kimler haklı bulacak kimler rahata erecek çık Ankara asfaltına bas toslasan da bir duvara ölümü öldürdün sen palavracı 'yaşamak acısı' bırakmayacak yakanı tuzak yokken ortada tuzağa düşen sen utanç yokken ortada utancı yaşayan sen fiil yokken ortada fail yaratan sen fol yokken yumurta yokken ortada duygularını patlatan sen sen ne ayaksın Kudret ne menem şeysin sen "haydi Kudret vakit tamam" çık Abbas'la yola kır kalemini al şiirlerini gi...

senin şiirlerini sevdim duyulmayan haykırışlarını akmayan gözyaşlarını hüzün bahçende sulanan acımasız acılarını kalbinin kavgalarını sevdim senin yokluktaki varlığını görmemişim duymamışım dokunmamışım umursamamışım yaşını ve düşlemeden kadınlığını dışındaki seni değil seni sevdim içindeki sanal kağıtlarda kanayan dağ özlemin çiçeklerinin renkleri atışlarını sevdim ören kalbinin zerafetini yoktun ki sen zaten olamazdın hislerinle yazılan hislerimle okunan şiirlerin vardı dağ kokun vardı ah bir de açılmaya hazır sustalı bıçak gibi kalbin ruhundaki gerilla vardı bir de Zagros'da ölümle randevulaşan sen değilsin şiirlerimdeki adındır ve şiirlerindir bir ürperti gibi iliklerime kadar yerleşen iyi ki ölmedin ölümü düşlerken (Kulilka için)

Bülent Parmaksız'dan mektup var. Dostlar, Sincan F Tipinden Bülent Parmaksız'dan bir mektup daha aldım. Dostlarının, yoldaşlarının ilgileneceğini düşündüğüm için, sayfa sayfa paylaşıyorum.  

Hep bir umut... Hep bir umut... Biliriz patlayacak biraz daha şişerse. (Örgütlenmemiş umut, umut değildir.)

Sistemin bize özgü olduğu kesinlikle doğru. Panik ekonomisi.

Bunun ekonomi literatüründe bir karşılığı var mı? Bu faiz artışı değildir de nedir? Hem de kur seviyelerine, yani dolara bağımlı ve sınırı olmayan faiz artışı... İşte demogoji tam da böyle bir şey.

Erdoğan ters köşe yaptı. Kur artışlarından doğacak farkları yarın itibariyle, tümüyle Hazine yüklendi. Böylece, kurumlar ve ticari hesaplar dışında, gerçek kişilerin mevduatlarına ve yastık altı birikimlerine yönelik net bir gol attı. Uygulamayı kabul eden bankalar ve devlet bankaları yarın itibariyle bu uygulamaya geçecek. Ya herro, ya merro... Olmayan hazineyle dolar-kur garantisi.

  TL'sini Cent'e çevirenler, an itibariyle telef oldu. 18'lerde satanlar ise ihya. Nasıl bir kumarın oyuncusuyuz kardeşim?

Böyle giderse, yakında cent'e hucum da başlar. 'Abi 15 TL'm var. Cent'e çevirir misin?

neden kırık döküktür hayatlarımız neden böyle paramparça neden kalplerimiz bir yerlerdeyken bedenlerimiz uzakda neden hayallerimiz dans ederken göklerde gerçeklerimiz kışlada neden analarımız toprak altındadır ecelsiz toprağından suyundan mı Anadolu'mun kadim tarihindeki zulümden mi kana doymuşluğundan mı susamışlığından mı kana neden

Hayata döndürmek yerine yakarak, bombalarla boğarak, gazlarla ölüme gönderdiler. Demirlerin ardındaki 30 savunmasız canı katlettiler. Ve bunu yapan 'hiç yapmaz, asla yapmaz' dediğimiz Ecevit hükümeti ve şûrekâsıydı. Eklemek lâzım ki, Maraş Alevi katliamı gerçekleştiğinde de Ecevit Başbakandı. Ecevitçilere şunu söyleyebilirim ancak: 'Maalesef hayal kırıklıklarınız daima var olacak.'

 

 

dudaklarımda asma kilitler kelimelerim içerde mahpus kalbim ağır işkencede yoldaşlar duygularım duygusuz teslim olmam ey hayat teslim olmam patlatırcasına gövdemi sökerim manyetoları kalbimden kırarım ağzımdaki asma kilitleri kavuştururum hürriyetine misl-i hazan kelimelerimi tüneller kazarım damar yollarımdan grileşmiş duygularımı kaçırırm zulmü devran zindanlarımdan ufukta kırmızı mavi yeşil mor ufukta bilhassa lila pes etmem ey hayat pes etmem

Şu asgari ücret dediğiniz tereyağ markası mı kardeşim? Doların sıcaklığı karşısında anında eriyor.