SOKAĞIN SESİ GAZETESİ



KUDRET KÖKSAL : OKURLA BULUŞMALARA DAVET

448
Geçmişi anlamayan geleceği inşa edemez.
Savrulur durur da dalgalarda, küreksiz boş bir sandal misali, hedefine bir türlü ulaşamaz.
Maalesef 12 Eylül Faşist Cunta dönemini yaşamamış olanlar ve özellikle genç arkadaşlarım, geçmişe pek vakıf değiller.
X-Y kuşağından Z kuşağına kuşak kuşak geziyorlar ama, 68 kuşağını 78 kuşağını ve yaşananları pek bilmiyorlar maalesef.
Bu durum çok da anormal değil tabii.
Çünkü12 Eylül Faşizmi’nin temel hedefi politize olmuş gençliği depolitize etmekti ve bunu da başardılar.
Politik bir gençlikten, alfabetik bir gençlik oluşturdular.
Öyle de olsa biz ısrarla geçmişi anlatmaya devam etmeliyiz ve edeceğiz.
Etmeliyiz ve edeceğiz ki, biz başaramamış olsak bile, onlar güzel ve aydınlık günleri inşa edebilmeyi başarabilsinler.
Kitabı okuyan genç kardeşlerimin hemen hepsinin tepkisi şöyle oldu: “Bu kadarını tahmin etmiyorduk.”
Oysa o kadarından kadarına neler yaşandı bu ülkede neler!
Diyar-ı Bekir zindanlarında insan dışkısı yedirildi esirlere…
Çöp bidonlarında insan cesetleri bulundu.
Konuya 12 Eylül Mamak zindanlarında yazılmış hikâyelerle girdim.
Bu hikâyeler takdir edersiniz ki çok olumsuz koşullarda yazıldı
Çünkü kağıt-kalem, gazete yasakları çok uzun süre hüküm sürdü.
Baskı ve işkence neyse ama, düşünsel yasaklar gerçekten tahammülü güç bir durumdu.
Ancak yine de mektuplar ve mektuplaşma, idarenin görüşçü tepkilerinden çekinmesi neticesinde, çok özel durumlar dışında yasaklanamadı.
Keza zihinlerde oluşanlar ise hiçbir şekilde engellenemedi.
Zihinsel üretimler çoğu zaman mektuplarla; görüşlerde şifahen ve şifreli anlatımlarla dışarı çıkartıldı.
Dışarıda düzenlenip kağıtlara aktarıldı.
Kalem- kağıt yasağı olmadığı durumlarda ve yazılanların sakıncasız bulunduğu durumlarda ise ‘Görülmüştür’ damgasıyla yakınlarımıza ulaştı.
Nokta ve virgüllerine dahi dokunulmadı.
Aradan 35-40 yıl gibi bir zaman geçmiş.
Zaman eskiyor dostlar.
Ancak baskı ve zulüm eskimiyor..
Tersine yenilenerek ve çeşitlenerek devam ediyor.
Lütfen şunu unutmayınız ki, bu hikâyelerin yazıldığı yer, çiçeklere bakıp koklayarak, hayaller aleminde kalem oynattığınız bir papatya tarlası değildi.
Ama idam mangalarının sürekli kalemlerinizi kırdıkları bir yargıçlar arenasıydı.
Bir kan deryasıydı .
Bir zulüm mağarasıydı.
Bir ölüm tarlasıydı.
Ben Kudret Köksal
12 Eylül Döneminde esir düşmüş ve onbinlercesi gibi Mamak Zindanlarına atılmış eski bir TKP-B Davası sanığı.
Tanıyan tanır
Bilen bilir
Gerisi laf’ı güzaf
Sevgiyle


 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KANDIRA'LI BİR ÇİNGEN - MUSTAFA KANDIRALI - YAZI

MİLİTARİZM, ASKERİ DARBELER, DEVRİMLER - YAZI - SİYASİ

MOMMY MOMMY - YAZI

DAHA 13 KERE İNTİHAR EDEBİLİRSİN - YAZI

> BABAYIM BEN - ŞİİR

BİR YALAN TAKTİK - İYİ POLİS - YAZI - POLİTİK

HAY BEN BÖYLE TOPLUMUN - KISA YAZI